Sendikalar hak arar, siyasi menfaat değil
Bitmekte olan haftanın en çok dikkatimizi çeken konusu; Twitter adlı sosyal medya kuruluşunda, fuatavni takma adıyla yazılar yazan şahsın, ortaya attığı bir iddiaydı. Memur-Sen Başkanı Ahmet Gündoğdu ile ilgili yazılan, kuruluşun diliyle; twit denen yazının, sendika boyutunu bizim bir sendikacı, bir memur olmamız ve yetkili sendika başkanı ile ilgili olmasından dolayı inceleyeceğiz.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, kimliği bilinmeyen bir vatandaşın; devlet yönetiminin en üst kademesinde günlük olan bitenlerle, konuşulanlarla, medyadan gördüğümüz kadarıyla sonradan gerçek çıkan olaylarla ilgili yazılar yazması, devletin geldiği noktayı gözler önüne seriyor. Yönetimin mahremiyet ilkesini düşündüğümüz zaman, gizli, insanımızın yararına olması gereken yönetim işini anlatan yazıların içeriğinin, ülke yararından öte, farklı durumları içermesi bizi düşünceye sevk ediyor…
Medyadan izlediğimiz kadarıyla söylediği olay olan ve gerçek çıkan vatandaş fuatavni’nin, yetkili sendika başkanı ile ilgili yazdığı twite şu ifadeleri yazdı: “Memur-Sen’den Ahmet Gündoğdu’nun milletvekili olurum diye AKP adına imzalamadığı açıklama, yalvarmadığı danışman kalmadı.” Dile getirilen söylemin, yetkili sendika başkanının bir durumu ile ilgili olması ve siyasete yakın bir duruşunu ortaya koyması açısından çok önemlidir. Ülkenin sendikal boyutta üyelerinin, belirlenen hak hedeflerine ulaşması konusundaki eksikliği uzun zamandır tartışılmaktadır. Burada ısrarla altını çizdiğimiz bir konuyu belirtmekte fayda var. Siyasetin yanında bir sendika duruşunun üyelerinin hak almasından ziyade, siyaset tarafından kontrol edilme durumuna yol açacağı bir gerçektir.
Sendikaların yönetimine talip olmuş, sendikal önderlik yapan insanların, kendilerine verilen görevin gereklerini; üyelerinin beklentileri ölçüsünde yapmaları bir zorunluluktur. Devlet karşısında şu ana kadar hak ettiği emeğin karşılığını alamamış memurumuzun hak taleplerinin; sendikal çizginin dışında, farklı bir amaca kurban edilmesi büyük yanlıştır.
Sendikalar, üyelerinin devlet yönetiminin karşısında, bireysel ve grup olarak hakkı ve menfaati için kurulmuş sivil toplum kuruluşlarıdır. Sendikaların çizgisi, duruşu, hedefi siyasetin karşısında bir hal ile tanımlanmalıdır ki; haklara ulaşma daha kolay olsun.
Ülkemizde özellikle memur sendikacılığında, siyasetin gölgesinin altında haklara ulaşılamadığı gerçeği, sendikaların kendini yeniden gözlemlemesini gerekli kılıyor.
Sendikaların bir partiye yakın olması ve sonra aynı partiden siyasi menfaat talebinde bulunması, en başta üyelerine yapılan bir haksızlıktır. Akıllara yetkili sendikanın, hükümetle yaptığı veya yapacağı toplu sözleşmelerde takındığı, takınacağı tavır gelmektedir. 2013 yılında memurlarla yapılan toplu sözleşmede daha ilk toplantıda imza atılarak, memurun hakkını alamamasını, siyasete yakın bir duruşun sonucu olduğunu düşünmeye başladık.
Yetkili sendika yöneticilerinin, bir koltuk kapma yarışı ile, sendikacılığın temel noktasındaki varoluş amacının dışında, kişisel menfaate yönelik çalışma yapmaları sendikacılığa hizmet değil, zarar getirecektir.
Sendikalar güçlü duruşu ile üyeleri için talep ettiği hakların, yönetici menfaatinin altında kalmamasına dikkat etmelidir.
Sendikaların parti arka bahçesi görevini(!) yerine getirme isteği, durumdan haberi olmayan üyelerine ve sendikacılığı bağımsız bir hal ile yapmak isteyen diğer sendikalara büyük haksızlıktır. Kamu Personeli Danışma Kurulu kararlarında, açıklamalarda, mutabık kalınan konularda atılacak imzaların veya toplu sözleşmelerde atılacak imzaların üzerine bir gölge düşmesi kaçınılmaz bir sonuçtur.
Yetkili Sendika Başkanının, bu duruma bir açıklık getirerek, kamuoyu ile paylaşması gereken konular olduğu kanaatindeyiz.
Sendikalara, yöneticilerinin siyasi menfaat için yapacağı çalışmalardan dolayı üye olunmaz. Sendikalara üyelerini kanunlar karşısında uğrayacağı zarardan korumak, sendika grubunun menfaati için üye olunur.