ÖSYM bildiğiniz gibi
YGS yapıldı. Yazıyı kaleme alamadan sonuçları dahi açıklandı. Bu kadar hızlı sonuçların açıklanması büyük bir çabanın(!) sonucu gibi görünüyor. Önümüzdeki yıllarda sınav yapılmadan sonuçlar açıklanırsa şaşırmam. Çünkü ÖSYM ile ilgili son 5 yılda ülkede yaşananlar karşısında, olan bitene anlam vermeye çalışıyoruz.
ÖSYM konusunu açmadan önce, birkaç bilgi verelim.
2015 YGS’ ye bu yıl 2 milyon 126 bin aday başvurmuş. Dünyanın en büyük sınavına giren gençlerimiz, üniversite kapılarında beklemeye devam ediyor. Bu sene sınava girmek için başvuran adayların yaklaşık 756 bin 475’ i geçen yılda bu sınava girmiş. Ülkemizdeki eğitim sisteminin sonuçlarını hep beraber görüyoruz. Resim ortada…
Danıştay’ın YGS sorularının yüzde 20’sinin yayınlanmasının iptal kararından sonra, Anayasa Mahkemesi 4 Aralık 2014 tarihinde vermiş olduğu karar ile, sınavlarda sorulan soruların 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamından istisna sayılmasına ilişkin düzenleme hakkında iptal kararı ve gerekçeli karar yayımlayıncaya kadar da yürütmeyi durdurma kararı vermiştir.
ÖSYM, YGS’den sonra soruları açıklamayacağını ve 12 Mart tarihinde, özensiz ve kafası karışık bir durumla, düşük cümleli açıklamasına şu şekilde başlıyordu, aynen giriş cümlesini yazıyorum: “Bugün bazı gazetelerde yer alan haberlerde Anayasa Mahkemesi kararına rağmen soruların yayımlanmadığı ve mahkeme kararına uyulmadığı gibi asılsız iddialara yer vermiştir.”
Ardından açıklamasına devam eden ÖSYM, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı ile ilgili gerekçeli kararını açıklamadığını belirtiyordu. Yani yürütme durdurulmuş, ben uygulamam karar beklerim diyerek, kararı hiçe sayıyordu.
ÖSYM soruları yayınlamama gerekçelerinden biri olarak bakın neyi itiraf ediyordu. “Milli eğitim sisteminin kangren hale gelmiş “sadece sınava yönelik” çalışmayı engelleyerek, konuya odaklı çalışmayı teşvik etmek, soruların yayımlanmamasının gerekçelerindendir” diyordu.
ÖSYM’nin bir devlet kurumu olarak, twitter adlı sosyal paylaşım sitesinden açmış olduğu hesabında, sorulan soruları cevaplamak veya cevapsız bırakmak yerine, kullanıcıları engellemesi de yoruma gerek bırakmayan durumlardan biriydi.
Tam ÖSYM ile gündemin unutulduğunu düşündüğümüz anda, YGS sorularının dışarıya sızdığı, bir gazetede yayınlandığı haberleri çıktı. ÖSYM sızdıran kişiyi bildiğini ad ve soyadının baş harflerini açıklayarak duyuruyordu. Bununla da kalmıyor, bu duruma kızarak, neden bu konu haber yapılıyor diyerek medyaya çatıyordu. Çanakkale’yi anma haberleri yapın diyerek medyaya yol(!) gösteriyordu.
YGS’ye girmiş ve konuştuğumuz adaylar, sürenin yetmediğini belirtti. 160 soruya 160 dakika verilmesinin yanlış olduğunu, Matematik soru çözümlerinin uzayabildiğini söylediler. En az 200 dakika ve ara vererek yapılması daha uygun olurdu. Sonuçları hızlı açıklama isteği gibi sınavda hızlı bitmiş…
ÖSYM yapmış olduğu diğer sınavlarda, sınav sonuçlarını cuma günü mesai bitimine denk getirerek, 5 günlük itiraz süresini kısaltmaya da gidiyordu. Bunu yapmış olduğu birçok kurum sınavında gördük.
ÖSYM’nin yapmış olduğu 2010 KPSS kopya skandalında yaşananların hala sonucu belli olmadı. Hukukçular kopya skandalına karışanlara bir ceza verilemeyeceği, çünkü 2010’ da ceza kanununda suçun karşılığının olmadığını belirtiyorlar.
ÖSYM’ nin hali ortada. Yaşananlar ortada. Hem ÖSYM’nin kafası karışık, hem de kamuoyunun. ÖSYM’nin rehabilite edilmesi şart. Tabi ÖSYM ile birlikte eğitim sisteminin…
Çocuklarımız için güvenli, sistemli, doğru düzgün eğitim geleceği dileği ile…