Öncelik ve Metot Sorunu
İnsanlık ve İslam tarihini incelediğimizde göreceğiz ki İslam, insanlık âlemine huzur, barış ve kardeşlik getirmiş, birileri Ortaçağ da karanlık ve hurufat içinde iken İslam âlemi ilimde, bilimde ve edebi sanatlarda zirveye ulaşmıştır.
Bu doğruya ancak ideolojik sapkınlar ve kendilerine kendilerinden başkasının aydın demediği zır cahiller itiraz edecektir.
Daha sonraları İslam âleminin içine düştüğü durum hepimizin gözlemlediği ve acı da olsa yaşadığı durumdur. Din aynı olduğuna göre bu farklılığın sebebi nedir!
Kanımca bu sorunun en büyük nedeni önceliklerimizin yer değiştirmesi ve usulsüz metotlar ile çözüm arayışlarının varlığıdır!
Öncelik belirleme başlı başına bir süreç yönetimidir. İslam âlemi süreç yönetiminde önceliğini hakkın rızasını kazanmaktan çok dünyalık peşinde koşmaya ve batıla meyletmeye çevirmesi ile kaybetmeye başlamıştır.
Batıla meyille birlikte ilişki matrisi yön değiştirmiş hak ve hak savunuculuğunun vermiş olduğu güçlü ve haklı olma psikolojisi, yerini ezik ve taklitçi olma psikolojisine terk etmiştir.
Ezik ve taklitçi psikoloji ile Rabbimizin uluhiyeti ve peygamber efendimizin nübüvveti bilimsellik adına yapılan yorumlarda yer bulamamış, vahyin aklın üstünde bir formasyon olduğu gözden kaçırılarak her türlü metafizik gerçek fiziki olarak izaha çalışılmıştır!
Fiziki olarak izah yapanlar ise fiziki bilgiden uzak olduğu kadar, din ilimlerinden de uzaktırlar! Ezberleri ve öngörüleri olmasına rağmen dinin kendi kurmuş olduğu metot dışında metot geliştirmeye çalışmışlar ama bu zekaya da sahip olamadıkları için slogan üretmekten öteye gidememişler ancak şarkiyatçıların gazlaması ile bu toplumda yer bulabilmişlerdir!
Bu kafalar kuranı lafız olarak yorumlamayı ve mecazi anlamlarını yok sayarak başladıkları yolculukta işi matematiksel ve sayısal boyuta taşımışlar daha sonra peygamberliği postacılığa tevdi etmişler en sonunda da kaderi inkar etme noktasına gelmişlerdir!
Bu kafalar ilahi ve nebevi mucizeleri reddederken kendileri bilimsel ve sayısal mucizeler uydurmaktan geri kalmamaktadır!
“Biz cehennemin işlerine bakmakla ancak melekleri görevlendirmişizdir. Onların sayısını da inkârcılar için sadece bir imtihan (vesilesi) yaptık ki, böylelikle, kendilerine kitap verilenler iyiden iyiye öğrensin, iman edenlerin imanını arttırsın; hem kendilerine kitap verilenler hem müminler şüpheye düşmesinler, kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler de: «Allah bu misalle ne demek istemiştir ki?» desinler. İşte Allah böylece, dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını, kendisinden başkası bilmez. Bu ise, insanlık için ancak bir öğüttür.” MÜDDESİR S. 31. Ayet
Böyle bir ayet varken ve gayet açıkken 19 sayısı ile tümden gelimci yaklaşımlar yapmak kendi akidesini bozuk temel ile inşa etmek demektir!
İlim adamlığı meselesini flash bellek seviyesine indirgeyen ve ilme hakaret eden başka bir metot sorunu yaşayan yaklaşım ise kibrin esiri olmuş var olan İslami ilimler sistematiğinde nakil yolunu yok sayarak veya küçümseyerek aslında kendini küçültmüştür. İnkarına mesnet olan şeylerde nakil yolu ile gelmiştir.
İslam âlimi olmak eşek yükü kitaplar taşımak, çok şey bilmek veya bilgiye ulaşabilmek olmadığı gibi kâfirlere izah edemiyorum diye var olan gerçekleri evirip çevirmek hiç değildir.
İktidar nimetlerine alışıp yalamalık yapanların, ülkenin gidişatı hakkında bir tek kelime edemeyenlerin, insanlığın içine düştüğü buhrana çözüm üretemeyenlerin, dini kafalarına göre yorumlayarak yeni bir şeyler uydurması şarlatanlıktan başka bir şey değildir. Aslında uydurdukları şeyler de yeni değil cahilce taklitlerdir.
“Allah’a ve ahiret gününe inanan bir toplumun -babaları, oğulları, kardeşleri yahut akrabaları da olsa Allah’a ve Resul’üne düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin. İşte onların kalbine Allah, iman yazmış ve katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, kurtuluşa erecekler de sadece Allah’ın tarafında olanlardır.” MÜCADELE S. 22. Ayet
“İlme yasak koyanlar( veya kafasına göre bu var bu yok diyenler) insanları yalanla meşgul edenler, aklın ve insanlığın en büyük düşmanıdır”…