İslam’ı köleleştirmenin adı: 15 Temmuz
Dün Haçlı Savaşları ile yaşanan süreç, takip eden politika ne ise bugün için de aynı şey söylenmelidir. Haçlı Savaşları ekonomik kaygılar ile beraber düşünülmelidir. Ancak sömürgenin de devam edebilmesi için sömürülecek bölgelerin dini söylemler ile dönüştürülüp Hristiyanlığın taşıyıcı kıtasına bağlanması gerekiyordu.
Dolayısıyla Hristiyanlığın dini gayesi ile ekonomik amaçlar birbirinden ayrılamayacak iki ana unsurdur.
Bugün İslam âlemi ile Batı dünyası arasında yaşanan temel kırılmalar, medeniyet ve düşman tanımlamaları bin yıllık bir zemine oturmaktadır.
Önce düşman tanımlaması, dini motivasyon, ve ekonomik kazanımlar için operasyonlar…
Huntington, göre Medeniyetler Çatışması tezi ABD merkezli düşünülerek, düşman yaratmak üzerine hazırlanmış bir dış politika aracıdır. Huntington bu yerleştirmeyi yaparken Sovyetlerin dağılması ile doğan boşluğun İslam düşmanlığı ile doldurulması gerektiğini ima eder.
Bu tanımlamanın bilinçaltında yatan gerçek Haçlı Savaşlarının motivasyonudur. İnalcık: “Batı, medeniyetini en sert biçimde tehdit eden din-medeniyet olarak İslam’ı görmektedir” derken bu gerçeğe vurgu yapmaktadır.
Batı medeniyeti İslam dini ile aynı düzlemde var olamaz. İslam dininin tartışılmaz değerleri ve üstünlüğü Batı medeniyetinin doğal biçimde zemin kaybetmesine neden olmaktadır.
Bunu çok iyi bilen Batılılar kendilerine zemin bulabilmek ve yayılabilmek için sürekli düşman üretmen modundan hareket etmektedirler. Bu noktada Huntington İslam ülkelerinin güçlendiğini ve Batı’nın göreli etkisinin azaldığını ifade ederek tehlike vurgusu yapmaktadır.
Dinin ekonomik, sosyal, kültürel ve askeri anlamdaki belirleyiciliği mutlak olduğu için Batı, medeniyetler çatışası tezine sığınırken aslında Hristiyanlık-İslam rekabetini vurgulamaktadır. Ve bütün çaba İslam’ın yozlaştırılıp, tevhit akidesinden uzaklaştırılarak Müslüman coğrafyayı sömürülebilir insan ve ham madde kaynağına dönüştürmektedir.
Bu bağlamda yaklaşık 40 yıllık bir yatırım ve şeytani bir hiyerarşik yapı ile vücuda getirilen Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) Hristiyanlığın Haçlı Savaşlarından beri İslam dinine karşı yürüttüğü saldırgan tutumun farklı bir versiyonu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Zira Feto’nun Haçlılara yaptığı güzellemeyi (!) çok iyi okumak gerekmektedir: “Haçlı’nın ülkenizi işgal etmesi çok tehlikeli değildir. Çünkü sizinle onlar arasında kırmızı çizgiler vardır. Bir kere onlar sizin kadınınıza kızınıza ilişmezler. Mabedinize ilişmezler. İlişmemiş Haçlılar”
Bu ifadeler işgal ve dönüşüm için zihinsel alt yapının inşasına yöneliktir. Zira okuma yazma bileyen bir kişinin dahi yakın tarihte Hristiyanların sebep olduğu tecavüz ve cinayetlerin sadece fotoğraflarına baksa gerçeği çok rahat görebilir.
Ülkemizde ve bölgemizde alfabenin bütün harfleri ile oluşturulan terör örgütleri gerçek anlamda bir din olan İslam’ın dönüştürülmesi içindir. Her türlü kötülük ile ilişkilendirilen İslam, bilinç dünyamıza ve bilinçaltımıza negatif etkiler ile nüfuz ederek kült haline getirilmek istenmektedir.
İslam dini sadece helvadan ve taştan yapılan putlara değil putlaştırılan insanlara da savaş açmıştır. Tevhit inancını sabote eden ve ilahi bakış açısını zedeleyen putlaştırmalar, Müslüman bireyin köleleştirilmesi ve mankurtlaştırılmasına yol açmaktadır.
Ve bugün 15 Temmuz ile yaşadığımız büyük travmayı Haçlı Savaşlarından beri süregelen mücadelenin somut göstergesi olarak görmeliyiz.
Ya tevhit inancına bağlı kalarak varlığımızı sürdüreceğiz ya da tevhit inancı ve ehlisünnet çizgisinden koparak kendimizi Müslüman gibi görüp yok olmayı bekleyeceğiz.