Gulül
Ganimet malından gizlice bir şey almak, emanete hıyanet etmek gibi manalara gelir. İslâmi ıstılahta; “mülkiyeti bütün ümmete ait olan devlet hazinesinden veya ganimetlerden gizlice almaya hile ile kamu malından veya özel maldan gelir elde etme, kazanç sağlamaya ” gulül denilir.
Devlet mallarını; şahsi menfaatlere alet etmek haramdır. Kıyamete kadar haram kılınmıştır! Bu insan hakları ihlalinden çok öte kul hakkı ihlaline girer. Yeri gelmiş iken insan hakkı kavramı batılı bir anlayışın eseri olup bireyi öncelikli kılar.
Bizim inanç sistemimizde insanın mutluluğu toplumun mutluluğu ile doğru orantılıdır. Birey toplumla uyumlu olmak zorundadır bu nedenle kul hakkında bireyden çok toplum önemlidir. Batıda bu manada fahişelik ve homoseksüellik bir insan hakkı olarak kabul görmekte iken bizim inancımız ve anlayışımızda neslin bozulması toplumsal ahlakın zarar görmesi sebebi ile bu tür yaklaşımlar kabul görmez. Kul hakkı insan hakkından öte başkalarının hakkına saygı göstermeyi ifade eder bu nedenle daha anlamlıdır!
Askerliğini Ankara’da bir er gazinosu kantininde yapmakta olan bir asker kantinden sürekli bir şeyler yemekte ve parasını vermemektedir. Ama gönlü rahatsızdır hafta sonu tatilinde gider bir camiye sıradan düzen imamına durumu sorar aldığı cevap “düven öküzüne gem vurulmaz” gibi veciz bir ifade ile başlar ve yiyebileceğini söyler. Asker yemeye devam eder ama anlaşılan helal süt emmiş ki rahatsız olmaya devam eder izninde memleketine gider ve ilminin hakkını veren bir hoca efendiye durumu anlatır. Hoca efendi de derki öküzsen yiyebilirsin insan isen kul isen yiyemezsin!
Kul haklarına uyulmayan yerde herkes kıyak ister kısa yönden köşe dönmek ister, fakirlik haset getirir, beceriksizlik dedikodu üremesine sebep olur. Vahyin dinini değil nefsinin dinini dinleyenler inandığı gibi yaşamayıp yaşadığı gibi inanmaya başlar. Prof Üstün Dörken’in tabiri ile bu ülkede 5-10 hortumcu var ise en az milyon mertebesinde pipetçi vardır! Bunlar için aşağıdaki hatırlatmaları yapmakta fayda vardır:
Gerek kamu malında ve gerekse başkasına ait mallarda yolsuzluk yapmayı yasaklayan birçok hadis vardır: “Allah nezdinde, hıyanetin en büyüğü, iki arazi veya ev komşusundan birisinin, diğerine ait bir arşın toprağı kendi zimmetine geçirmesidir. Allah kıyamet gününde, bu toprağın yedi katını, onun boynuna geçirir” (Ahmed b. Hanbel, IV, 140, 202, V; 341, 344).
” Kim bizim bir işimize tâyin olunursa, evi yoksa ev edinsin; bekarsa evlensin; hizmetçisi yoksa hizmetçi, biniti yoksa binit edinsin. Kim bunlardan fazlasını ister veya alırsa, o hıyanette bulunmuş olur” (Ebû Dâvûd, İmâre, 10; Ahmed b. Hanbel, IV, 299).
Başka bir hadiste bir zekât memurunun yolsuzluğu şöyle ifade edilir:”Resulullah (s.a.s.) Ezd kabîlesinden bir adamı zekât vergilerini toplamakla görevlendirdi. Bu adam daha sonra, bazı mallarla gelerek Hz. Peygamber’e şöyle dedi: “Şunlar size ait bunlar da bana hediye olarak verildi’. Hz. Peygamber (s.a.s.) ayağa kalktı, minbere çıkarak şöyle buyurdu: “Kendisine görev verdiğimiz bir zekât memuru ne cesaretle; şunlar sizin, şunlar da bana hediye verildi, diyebiliyor. O, ana-babasının evinde otursaydı, kendisine hediye verilir miydi? Muhammed’i kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki sizden hiç biriniz kıyamet gününde; sırtında, böğüren bir deve, bağıran bir sığır, meleyen bir koyunla gelmesin” Sonra koltuk altları görünecek şekilde ellerini kaldırarak, üç defa: “Allah’ım tebliğ ettim mi? buyurdu” (Buhârî, Zekât, 67; Hibe 17; Ahkâm, 24, 41; Hıyel, 15; Müslim, İmâre, 26, 27, 28; Ebû Dâvûd, İmâre, II; Ahmed b. Hanbel. V, 423).
“Sana savaş ganimetlerini soruyorlar. De ki: Ganimetler Allah ve Peygamber’e aittir. O halde siz (gerçek) müminler iseniz Allah’tan korkun, aranızı düzeltin, Allah ve Resulüne itaat edin.” Enfâl S. 1. Ayet
“ Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen ve dünya hayatının aldattığı kimseleri (bir tarafa) bırak! Kazandıkları sebebiyle hiçbir nefsin felakete duçar olmaması için Kur’an ile nasihat et. O nefis için Allah’tan başka ne dost vardır, ne de şefaatçı. O, bütün varını fidye olarak verse, yine de ondan kabul edilmez. Onlar kazandıkları (günahlar) yüzünden helake sürüklenmiş kimselerdir. İnkar ettiklerinden dolayı onlar için kaynar sudan ibaret bir içecek ve elem verici bir azap vardır.” En’âm S. 70. Ayet
“ Ey insanlar! Allah’ın vadi gerçektir, sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve o aldatıcı (şeytan) da Allah hakkında sizi kandırmasın!” Fâtır S. 5. Ayet
“Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyun, eğlence, bir süs, aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlat sahibi olma isteğinden ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibidir ki, bitirdiği ziraatçilerin hoşuna gider. Sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da çer çöp olur. Ahirette ise çetin bir azap vardır. Yine orada Allah’ın mağfireti ve rızası vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir geçimlikten başka bir şey değildir.” Hadîd S. 20. Ayet
“Artık, Allah’ın size verdiği rızıktan helal ve temiz olarak yiyin, eğer (gerçekten) yalnız Allah’a ibadet ediyorsanız, onun nimetine şükredin. “Nahl S. 114. Ayet
“Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak “Bu helaldir, şu da haramdır” demeyin, çünkü Allah’a karşı yalan uydurmuş oluyorsunuz. Kuşkusuz Allah’a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa eremezler. “Nahl S. 116. Ayet
Kamu malının iç edilmesinin en büyük nedenlerinden biri sınırsız gücün kendinde olduğunun sanılmasıdır. Saydam bir yönetim anlayışına sahip olamama, katılımcılığı sağlayamama, hizmet üretiminde rekabet oluşturacak projeler üretememe tekelci hizmet anlayışı hep GULÜL denen illete sebep olmaktadır.
Kamu malını iç etmeye yönelten siyasi etmenler ise parti disiplini adı altında kol kırılır yen içinde kalır gibi sözler ile pisliklerin gizlenmesi ile başlar. Aşırı vaatlerde bulunarak bunları yapmak için illegal yollara sapma ile devam eder.
Lider diktası ile liderin gözüne girebilmek için onu ve etrafını doyurma özel harcamalarına özel ödenek ve fonlar oluşturma.
Bunları yaparken de hediye alma, rüşvet, irtikap, zimmet, ihaleye fesat, ihalelerde aracılık, belgelerde sahtekarlık, eş dost ve akraba ayırımcılığı yapmak artık bu işin sıradan ve ritüel halini almış işleridir.
Bunları yaparken kedi yavrusunu boğarken fareye benzetirmiş misali muhakkak bunlar bir hayırlı işe benzetilir.Mesela bakanın kızına iş bulunacak ise bu bir garibana iş bulma kılıfında yada bir iki tane lüzumsuz kadro pozisyonu ile birlikte işe alınarak yapılır.Lüzumsuz kadrolar itiraz esnasında işi boğuntuya getirmek içindir. Gariban işe müracaat ederse burası iş ve işçi bulma kurumu mu denir. Nede olsa cennet ucuz değil, cehennem dahi lüzumsuz değil.