Dünyanın Yalan Gerçekleri
Dünyadaki savaşların büyük çoğunluğu pazar ve paylaşım nedeniyle çıkar. Ürettiğini satabilmek için sürekliliği olan alıcıların ve her daim almaya-tüketmeye müsait ortamların hazır olması gerekir.
Şüphesiz Bir tek savaş yok bu dünyada. Bu dünya sadece ateşli silahlar ile savaş verilmiyor aslında. Ya da yüzlerce yıl önceki gibi büyük ovalarda yapılan savaşlar gönümüzde yok artık.
Bugün herkes bir savaşın içindedir. Herkes kendine göre, mesleğine göre, meşrebine, kabiliyetine ve tıynetine göre bir savaş veriyor.
Savaştığı cephede veya siperde bir tek kurşunla ideali uğruna canını verenler de bir savaşın içinde; yalan, iftira, gerçek olmayan haberler ile mağdur olanlar da bir savaşın içindedir. Birileri bir kez ölürken diğerleri her gün ölmektedir.
Savaş düşmanını alt etmek ise bunun için her türlü yol deneniyor. Askeri yöntemler yanında psikolojik, ekonomik yöntemler, sosyal patlamaya neden olacak fitne fesat, iftira gibi araçlar da kullanılır. Ve bu saydıklarım sanıldığı gibi yeni de değildir.
Bir savaşta herkes hedef olabileceği gibi aynı zamanda fail de olabilir. Netice itibari ile biri üretir diğeri tüketir. Bu bağlamda herkesin bilinçli, uyanık ve dikkatli olması gerekir.
Bilinmelidir ki dünyanın kaderi çok ucuz ama etkili silahlarla çizilmiştir. Ve bu silahın her dönem alıcısı vardır. Çok eski ve etkili olan o silaha da YALAN denir.
Bakın dünyanın kaderini değiştiren ve milyonların kanına sebep olan Fransız Devrimi beraberinde birçok yalanı da barındırır. Fransız Devrimi olmadan önce Bastille Hapishanesi’nde yüzlerce mahkûma işkence yapılıyordu.
Ama doğrusu böyle değildi. Hapishanede sadece 7 mahkûm vardı ve bunların da ikisi azılı katildi.
Toplumun algıları ile oynandı ve devrim gerçekleşti. Bir benzeri de rahmetli Adnan Menderes için yapılmıştı. “Gençler kıyma makinalarından geçirilerek öldürülüyor” yalanı kısa sürede yayılmıştı.
Yalanlar ne kadar büyükse sonuçları da amaçları da o derece büyük oluyor. Amerikalılar, Japonların Pearl Harbour’a yaptıkları saldırıyı bilmiyorlardı. Bildiğimiz bu…
Ama doğrusu başka idi. O dönemin başkanı Roosevelt saldırı olacağını biliyordu. Halkını gireceği savaşa ikna etmek için bu saldırı gerekçe oldu.
Dedik ya yalan büyükse sonuçları da büyük olur.
Tabi Amerika’nın yalanları oldukça fazladır. Tıpkı Ruslar gibi…
Hani II. Dünya Savaşı’nda bir Normandiya çıkarması vardı. İkinci bir cephe açılmak suretiyle Nazilere karşı Rusları korumak amacıyla yapılmıştı. Doğru olan bu değilmiş tahmin etiğiniz gibi. Doğrusu müttefiklerin Rusya’dan önce Almanya’yı işgal etmek istemeleriydi.
Yalan çok. Yalanlar içinde malum gazete, televizyon, radyo gibi kitle iletişim araçları kullanılmıştır. Tıpkı şimdi olduğu gibi…
Belki de bugün dünden daha açık şekilde yalan haberlere maruz kalıyoruz ve bunlara da ne yazık ki inanıyoruz. Bugün yaşadığımız tehlikeler karşısında biz biz olmaktan çıkabiliyoruz.
Bir savaşın mağduru oluyorken başka bir savaşın faili oluyoruz. Bilerek veya bilmeyerek başka hesaplara sayı olabiliyoruz.
Kâh Afrika’da meydana gelen bir olayı ülkemizde olmuş gibi twitter’dan paylaşmak, kâh elimize aldığımız bir gazetenin yalan yanlış manşetine inanarak savaşın faili olabiliyoruz.
Dün yalanlarla Vietnam’a saldıranlar, Irak’ta kimyasal silah var yalanı ile Irak’ın bütünlüğünü bozanlar, bugün DAİŞ’İ vuruyoruz diye Türkmenlere bomba yağdıran Ruslara dönüşebilmektedir.
Yalanları büyükten küçüğe sıralamak mümkün müdür bilmiyorum. Lakin unutmamak gerekir ki Kobani yalanı, tır yalanı, gezi yalanı, altın klozet yalanı, uçaklar dolusu paralarla kaçacak yalanı, DAİŞ’ten petrol alma yalanı perdelenmek istenen büyük oyunlar içindir. Tıpkı dün olduğu gibi…
Gazete ve kitap okuma oranlarının çok düşük olduğu ülkemizde kime mikrofon uzatsan güncel olaylar hakkında dakikalarca konuşur. Nerden geliyor bu değirmenin (!) suyu?
Şüphesiz en büyük tehlikelerden biri de beslendiğimiz bir kaynak olan televizyondur. Okumadan sadece dinlemek, seyretmek… Bugünün cahili hiç düşünmeden, analiz yapmadan yalan yanlış şeylerin peşine düşendir.
Oyun büyükse büyük düşünmekten başka çaremiz yoktur.