Cep harçlığı
Değerli okurlarım, cep harçlığı her zaman insanın yanında bulunan, ihtiyaç hissettiğinde hemen kullandığı bir miktar paradır. Hepimiz biliriz değil mi? Bu başlık yanıltmasın sizi. Hepimizin bildiği ve yaşamda sık sık kullanılan başka bir yönü, mecazi anlamı da vardır cep harçlığının.
Halk edebiyatına girmiş yazarlarımızdan biri, bakın nasıl yazmış öyküsünde cep harçlığını.
Kısa alıntıyla kendimizi bulalım bu öyküde.
“ Hocaya;
—Yumurta nedir? diye sormuşlar, hiç düşünmeden;
—Tavuğun cep harçlığı’dır, demiş.
Demiş; fakat bilgisi ve kurnazlığı ile içinde susturucu bir yol, belkide bir sır vardı. Bu tür söylemler biz de hemen hemen her gün olur.
On paralık kabak çekirdeği alırız tatsız geveler dururuz. Biri sorsa,
— Can sıkıntısı deriz. Deriz fakat ikinci yaratıcı tabiyatımız daha vardır. Yalana dolana bilerek bilmeyerek sürüklendiğimizi sezdirmekten geri kalmayız. “Bu can sıkıntısının içinde bir sürü cep harçlığı vardır.
**İki insan bir araya gelir. Bir iki börek çörekle çay yudumlar. Ne yapıyorsunuz denilse;
—Biraz canım sıkıldı, Ayşe hanıma gittim denir. Denir denmesine, ne dedikodular, ne yalanlar dizilir o esnada.
**Şu hikâyede sizlere hiç yabancı değil. Avcının biri kahveye gelir. Aslanla boğuştuğunu anlatırken, tavşan avlamıştır aslında.
**Ya trafikte yaşananlara ne demeli. Suçlu, alkollü olsa da, hep kendini haklı görür insan. Yine de inkâr eder, kırmızı ışıkta geçtiğini. Karşı taraf suçlanır her zaman. Ne çok cep harçlığı’mız varmış yanımızda taşıdığımız!!
**Bazen de ağız, söz söylemeye yetmez olur. Yapıştırırlar dükkânların vitrinlerine bir yazı. “KAPATIYORUZ.” “TADİLAT NEDENİYLE İNDİRİM” Bu da esnafın kurnazlığının içinde gelişen cep harçlığıdır.
** Mahkemelerde davalı ya da davacıya, yalancı, düzenbaz şahitlik yapanlara ne demeli? Yaşamın her alanında ne sözler verilir, ne dalkavukluklar oynanır. Bu da onların cep harçlığı.
**Dine, vatana, ırza, namusa saygısı olmayanların ağızlarından çıkan her konuda ahkâm kesilmeleri onların ağızlarındaki cep harçlığıdır.
**Her evliliğinde, karısını evde tutamayıp, beş altı kez evlenip boşanan Burunsuz Şekerci Mahmut’a sormuşlar.
—Bu kaçıncı evlilik?
Adam anlamış esnafların kurnazlığını. Bekar haliyle şöyle bir bakmış.
—Bende, ev mev kaldı mı ya! Hangisini aldımsa sizin yüzünüzden boşadım, demiş.
**Hani bir de anasından, babasından, abisinden, bacısından habire para sızdırır iş açacağım diye. Açılır açılmasına kaçıncı kez iş yeri bilinmez. Fakat kapatılınca hep aynı söz söylenir. Kendi beceriksizliğinden hep başkaları ya da çevre suçlanır. Ne diyelim? Bu da esnaf geçinip esnaf olmayanların cep harçlığı. Hali perişan olanların oldum olası geçim sermayesi budur elbet.
Çocuklarımıza miras bırakıcağız diye; aman ha!! Bu kadar çok cep harçlığı vermeyelim. Sonra dövünür dururuz bu çocuk kime çekti diye!!!