17 Ağustos’u çabuk unuttuk
Türk Milleti olarak nedense geçmişten ders almayı bilmiyor ve en önemli olayları hatta büyük felaketleri çok çabuk unutuyoruz. Bu unutkanlıklarımız arasına 17 Ağustos 1999’da yaşadığımız büyük deprem de girdi maalesef. Hatta olası bir İstanbul depremi sık sık gündeme gelmesine rağmen. Henüz aradan on yıl gibi kısa bir süre geçmiş olmasına ve yaraları tam olarak sarılmamasına rağmen.
Bu unutkanlığın en çarpıcı örneği gazetemizin son iki sayısında dile getirilen Esenler’deki daimi ruhsat meselesi. Ve bunun için yapılan, biraz da suiistimal kokan çalışmalar.
Bir iş yerinin açılabilmesinin İş Yeri Açma Ruhsatına tabi olduğu bilinen bir gerçek. Bu ruhsatın daimi olarak alınabilmesi için de iş yeri açılacak binanın yapı ruhsatına dayalı olarak inşa edilmesi ve inşaat bittikten sonra da yapı kullanım ruhsatının alınması gerekir.
Aslında yapı kullanım ruhsatı sadece iş yeri açmak için değil o binanın hangi amaçla olursa olsun kullanılması için bu ruhsatın alınması gereklidir.
Bu ruhsatın alınabilmesi için ise binanın yapı ruhsatına uygun inşa edilmesi gerekir. Yani yapı ruhsatının dışında kat veya ilave alan yapılmaması gerekir.
Ancak, Esenler İlçemizde binaların en az yüzde sekseni bu yasal prosedüre uyulmadan yapılmıştır. Hatta birçoğu hiç yapı ruhsatı alınmadan yapılmıştır. Yapı ruhsatı alınanlar ise ya kaçak kat ilavesi ile veya yapı ruhsatına aykırı olarak ilaveler yapılarak inşa edilmiştir. Yani kaçak yapı niteliğindedir. Yani Gecekondu karakterindedir.
Gerçi bu durum sadece ne Esenler’e ait bir özelliktir ne de sadece İstanbul’a ait bir özelliktir. Ülkemizin birçok yerleşim yerinde maalesef bu tür durumlarla karşılaşılmaktadır. Ancak ilçemizde bu tür yapılaşma oldukça yüksek bir orandadır.
Ülke genelindeki bu durum bilindiği için 9207 sayılı İş yeri Açma ve Çalışma Yönetmeliği adlı bir yönetmelik hazırlanmıştır. İmara aykırı olarak inşa edilen binalarda, yani kanunen kaçak sayılan binalarda iş yeri açabilmek için o binanın sağlam olup olmadığının teknik bir raporla belirlenmesi gerekir.
Bu raporun verilebilmesi için de tüm binanın çeşitli yerlerinden röntgenlerinin alınması, bu suretle demir aksamının tekniğine uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Ayrıca yine binanın çeşitli yerlerinden beton örnekleri alınarak bunların tahlil ettirilmesi gerekir. Böylece beton dökümünün tekniğine uygun olup olmadığı belirlenir. Ve tüm bu ayrıntılı incelemeden sonra binanın sağlam olup olmadığı, özellikle de depreme dayanıklı olup olmadığı belirlenir.
Son belediye seçimlerinde esnafın sızlandığı geçici ruhsatlandırma sistemini çözerek ruhsatların daimi olarak verileceği sözünü veren Sayın Belediye Başkanımız ve ekibi de bu kaçak binalarda iş yeri açma ruhsatı alacaklardan haklı olarak sözkonusu yönetmeliğin gerektirdiği raporu istemiştir.
Ancak gelin görün ki, bu işyerlerine sağlamlık raporu veren yetkili kuruluşlar yönetmeliğin istediği incelemeyi yapmak yerine sadece dükkânın açılacağı bölümde şöylesine bir inceleme yaparak bu afakî incelemelere dayanarak raporları düzenlemeye kalkmışlar: Ya sadece iş yeri açılacak yeri şöyle bir üstün körü incelemişler. Veya “ iş yerinde yapılan incelemede çıplak gözle görülür çatlaklık yoktur” şeklinde afakî ve hiçbir anlamı olmayan raporlar düzenlemişler. Hem de 5-6 bin lira gibi paralar alarak.
Bunun adı tamamen suiistimaldir. Halkı aldatmaktır.Bu konu ile yetkili ve sorumlu Belediye Başkan Yardımcımız Sayın Faruk Aydın konu ile ilgili olarak gazetemize “Belediyemizin iş yoğunluğu nedeni ile bu incelemeleri yaptıramıyoruz. Bunun için bu incelemelerin yapılıp gerekli raporların düzenlenmesini yetkili firmalara bıraktık. Böylece meydana gelecek riski de paylaşmak istedik. Bu konunun böyle suiistimal edileceğini tahmin edemedik.” şeklinde bir açıklama yaparak bu tür raporlar karşılığı vatandaşın 250 TL’den fazla ödememesi tavsiyesinde bulunmuştur.
Olası bir İstanbul depreminde bu tür afaki raporların yaratacağı risk ve sorumluluk o kadar büyük ki, bunun paylaşılacak tarafının olduğunu pek zannetmiyorum. Hem yasal hem dünyevi hem uhrevi hem manevi sorumluluğu o kadar büyük ki paylaşma ile küçülmesi mümkün değil.
Bu afaki sağlamlık raporunu verenlerin ve buna dayanarak ruhsat verenlerin olası bir İstanbul depreminden doğacak sorumluluğun altından kalkmaları mümkün olamayacaktır.
Lütfen 17 Ağustos’u ve olası İstanbul depreminin Esenler’e, İstanbul’a ve ülkemize getireceği zararları, can kaybını iyi düşünerek ona göre davranalım. Ve her şeyin para demek olmadığını, insan hayatının her değerin üstünde olduğunu aklımızdan çıkarmayalım.