Fizibilite kavramı ve kanal İstanbul
Ülkemizdeki yatırımlar göz önüne alındığında fizibilite raporlarının hatalı, karlılık oranlarının sıkıntılı olduğu, devleti yönetenlerin milletimize yük olmayacak dediği şeylerin maalesef kazık olarak dönmesi ile netleşmiştir.
Özellikle YİD projeleri ile yapılan ve söylenilen maliyetlerin çok üzerinde finansal yükün millete yüklendiği köprü, hastahane, havalimanı projeleri gibi Kanal İstanbul projesinde de daha şimdiden yaklaşık maliyetin sağlıklı yapılmadığı, fizibilite raporu ve iş programının afaki olduğu görülmektedir!
ÇED raporu fizibilite raporlarının bir sürecidir! Maliyet ve iş programı buradan görülmektedir. Fizibilite kavramını tarif ettikten sonra maliyetteki sıkıntılardan bahsedeceğim.
Fizibilitenin Türkçe karşılığı, yapılabilirliktir. Bir yatırım projesinin işletmenin politikasına uygunluğunu sağlamak gayesiyle ekonomik ve teknik yönlerden yapıları, kuruluş yeri, hukuki sorunlar ve finansman araştırmalarını bünyesine alan, projenin etkinliğini tartışma imkanını veren, bilimsel gerçeklere dayalı bir çalışmadır.
Yani ben yaptım oldu, ben çok oy aldım, bana izin çıktı diye yaptırılan fizibilite raporları baştan sakattır.
Fizibilite; yatırım projesinin doğuş fikri ve bu fikri doğuran etkenlerin tartışılmasından sonraki aşamayı teşkil eden yapılabilirlik etüdü; yatırım kararı, ön proje hazırlanması ve değerlendirilmesi aşamaları ile kesin projenin hazırlanması ve değerlendirilmesi aşamalarına geçişi sağlayan bir köprüdür.
Samimiyetle hazırlanmış bir yapılabilirlik etüdü, yatırım projelerinin kolaylıkla değerlenmesi ve yatırım alternatifleri arasında en etkin projeyi seçme imkanını verecektir.
Yapılabilirlik etüdü beş grup araştırmadan meydana gelir.
i) Piyasa Etüdü; imal edilecek mamulün tipini, kimin için üretileceğini, ne miktar üretileceğini, üretime nerede, ne zaman, nasıl başlanacağını araştırmak gayesiyle yapılan bir çalışmadır. Piyasa araştırmasından gayemiz, yapmayı düşündüğümüz yatırımın sağlayacağı mal ve hizmetlerin, piyasa tarafından kabul görüp görmeyeceğidir.
Yapılan Osman Gazi ve Yavuz Selim köprüsünün, Kütahya Havalimanı vb. birçok projenin piyasa kabulüne haiz olmadığı ortadadır, en azından geçiş garantileri tutturulamadığı ortadadır.
Kanal İstanbul fizibilitesi de yapmış olmak için yapılmaktan nasibini alacaktır. Çünkü kanal boğazdan daha uzun, çok çok daha pahalı ve gemi seferi açısından çok daha riskli olacağı görülmektedir!
Piyasa tamamen hayali bir projeksiyona dayanmaktadır. 2007 yılında 57.000 civarında geçiş görülür iken 2017 yılında 44.000 düşmekte, yapılan projeksiyonda, altı tamamen beklentiye dayalı, elle tutulur bir done olmadan 2070 yılında 115.000 çıkmaktadır.
ii) Teknolojik Etüd; projede üretilmesi öngörülen belirli miktardaki ve kalitedeki mal ve hizmetin üretimi için gerekli hammadde ve yardımcı maddelerin miktar ve nitelikleri ile üretimin tekniğini saptamak için yapılan araştırmadır.
Kanal için teknolojik olarak; bol bol patlatma yapılacağı, dip taraması kurutması ve bununla dolgu yapılacak olmasıdır! Teknolojik olarak belki bir iki ses ve görüntü oyunları olacak bir süs havuzu da eklerler! Depremde zemin sıvılaşması hususundaki teknolojik etütler net izah edilmemektedir.
iii) Kuruluş yeri etüdü: işletmenin prodüktiviteyi, iktisadiliği ve rantabiliteyi sağlama amaçlarını en iyi şekilde koordine edecek sahanın araştırılmasıyla ilgili etüde denir.
Hesaplanan karlılık oranı (rantabilite), yatırımcının beklediği karlılık oranından büyük ise yatırım kabul edilebilir niteliktedir! Bu konuda 100 yıllık ömür biçilen ve YİD ile yapıldığı için karlı sayılmaktan başka sağlıklı veri sunulmamaktadır.
Kasaptaki ete soğan doğramak çok akıllı bir yatırım olmayıp anaak kendini kandırma veya göz boyamadır.
Kuruluş yerinde, Terkos ve Sazlıdere gibi İstanbul Avrupa yakası su ihtiyacını sağlayan iki önemli yeri palyatif çözümler ile riske atan projenin yer etüdü iyi yapılmadığı ortadadır.
iv) Hukuki Etüd: işletmenin yatırım projesinin hazırlanması safhasından, kuruluş yerinin tayinine, işletmenin faaliyete geçmesinden faaliyetlerine son vermesine kadar uymak zorunda olduğu kanundan, tüzük ve yönetmeliklerden doğan yükümlülüklerinin araştırılmasıdır.
Kanal konusunda bu araştırmanın da sağlıklı yapılmadığı Montrö gibi uluslararası bir anlaşmayı anlamsız bir şekilde delme çalışması olduğu ortadadır. Film ve diziler ile tarih öğrenenlerin Sevr Lozan Montrö ayırımı yapamaması da normaldir.
Ayrıca 55.000.000 m2 mülkiyet düzenlemesi yapılacağı görülmektedir! Bu işleri çözmeden bu işe başlamak hayatları sürekli kandırılmakla geçip, her türlü badireden ne hikmetse karlı olarak çıkanlarca sorun olmayacaktır!
v) Finansman Etüdü: projenin yatırım maliyetinin, işletme sermayesi ihtiyacının, projenin yıllara ve kaynaklara göre finansman planının, projenin tam kapasiteye göre işletme giderlerinin ve gelirlerinin, projenin fon akışı ve para geçiş noktalarının analizlerini kapsar.
Finansman etüdü için her şeyden önce yaklaşık maliyetin sağlıklı olması gerekir.
1.079.252.000 m3 hafriyat 35 TL/m3 maliyetle 35 milyar sadece hafriyatı tutacak iken, 8 köprü ortalama 3 milyardan minimum 24 milyar tutuyor iken (YİD projelerinde ne hikmetse 20-22 miyarı buluyor bir tanesi), 15 milyon metreküp beton dökülecek deniyor en az 5 milyar o tutuyor iken, 55.000.000 m2 arazi en azından 30 milyar bedel iken,mevcut yol kotları değişecek, enerji nakil hatları, su ve gaz hatları deplase edilecek, yat limanları, dip tarama ve dolguları ve kamulaştırmalar ile söylenen 75.000.000.000-TL keşfin çok üzerinde bir maliyet olacağı kesin iken gelirler kaleminde gayrimenkul gelirlerinden bahsedilmekte bunlar net açıklanmamaktadır. Bu gayrimenkul giderleri de ayrı bir konudur!
Kanal kullanım ve kanal işletme gelirleri ise yukarıda bahsettiğimiz altı boş projeksiyona dayanmakta bedava geçmek varken para ile hem de özel ve sıkıntılı gemiler ile neden geçileceği tam izah edilememektedir.
Bir yerde aynı düşünen insanlar var ise kimse yok demektir. Bürokrasiden dem vurup otokrasi kafası ile fizibilite yapmak hiç yapmamak demektir!