Üsküdar kadar yokuz, dedim de…
Değerli okurlarım;
“Üsküdar kadar yokuz galiba… ” diye bir yazı yazdım da, hem benim hem de yazı yazdığım gazetenin aleyhinde karalama kampanyası başlatan sözde kendilerini Belediyeyi desteklediğini sanan zat/ zatlar, başlattıkları kampanya içerisinde boğulup kaldılar.
Hem şahsım hem de yazı yazdığım gazete aleyhine çeşitli iftiraların yanı sıra bazı ithamlarda da bulunan ve ağza alınamayacak sözler sarf ederek, kişilik haklarımıza saldırıda bulundular. Sözde ‘ben yalan yazdım onlar yalanımızı açığa çıkarttılar. Sözde bulduk açıklarını’ diyerek kendilerince büyük bir başarıya imza attılar, avukatlığa soyundular, ama yanıldılar.
Altını çizmek istiyorum
Değerli okurlarım, Esenler’de okunan, okundukça da aranan bir gazetede yazı yazdığım için mutluyum. İşinin ehli, yaptığı işin gereğini büyük bir sorumluluk içerisinde yerine getiren insanlarla hasbi hal ettiğim için mutluyum. Esenler tarihinde gelmiş geçmiş okunan, her olayda objektif ve tarafsız olan böyle bir gazetede yazdığım için gerçekten mutluyum.
Gelelim benim yazdığım yazıya. Yazımda camilerimizin temizliği konusunda ‘Üsküdar kadar yokuz galiba…’ dedim. Ne var bunda. Şahsıma ait bir şey mi istedim?
Kime iftira etmişim, yalan mı yazmışım?
Üstelik camilerimizin durumunu bana en üst düzey bir yetkili anlatmış, rica etmiş ve ben de bunu gündeme taşımışım. Kötü mü yapmışım?
Camilerimizin durumunu kimin adına gündeme taşımışım, tabi ki tüm Esenler halkı adına. Peki, Esenler’e yıllarca İl Genel Meclis Üyesi olarak hizmet etmiş ve gazete de köşe yazısı yazan biri olarak bunları gündeme getirmek bir görev değil mi? Varsa ki olumsuzlukları gündeme getirmek hepimizin görevi değil mi?
İlçemizin diğer sorunlarına değinmiyor muyuz?
Gerek kendi yazılarımda gerekse yazı yazdığım gazetenin değindiği hangi konu kendi çıkarımıza? Hepimizin, yani ‘ben Esenlerliyim’ diyen herkesin çıkarına değil mi?
Şimdi soruyorum:
Peki, bu genç arkadaş/ arkadaşlar neyin peşindeler? Bu arkadaşlar sözde desteklediklerini sandıkları kuruma zarar vermiyorlar mı? Çıkıp sokağa şöyle bir baksınlar, sözde destek verdikleri o kuruma ve o kurumun başında bulunan insana ne kadar zarar verdiklerini görecekler.
Bu genç arkadaş/arkadaşların tutumunu anlamakta gerçekten zorlanıyorum ve takdiri ise siz okurlarıma bırakıyorum.
Dokuz köyden kovarlar
Atalarımız ne de güzel söylemiş, “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” diye… Camilerimizin sorunlarına değindiğim için hadlerini bilmeyenler güya beni de kovmaya çalıştılar. Dedim ya yanıldılar! Şimdi onlar yasalar önünde hesap verecekler. Ben ise Esenler adına doğruları yazmaya devam edeceğim.
Yazıma son verirken rahmetli Mehmet Akif Ersoy’un bir şiiri ile veda etmek istiyorum.
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevmem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem
Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım.
Boğamazsın ki!
Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir aşkım istiklale,
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale
Yumuşak başlı isem kim dedi uysal koyunum?
Kesilir, belki fakat çekmeye gelmez boynum.
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim çifte yerim.
Adam aldırma geç git, diyemem aldırırım.
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu.