Risk nedir?

Değerli okurlarım, risk kelimesine birlikte cevap bulmaya çalışalım. Biliyorum, karşınızda politize olmuş bir kişilik olarak yazı yazmak, yorum katmak, analizde bulunmak, çok zordur ve bu bir risktir.

Öncelikle ülkemin ve Esenler insanının büyük bir çoğunluğu ekonomik zorluk içersinde yaşıyor, demek risktir. Ardından çıkıp, üstelik yıllarca -tabiri caizse diz kırıp- rahleyi tedrisattan geçmiş olmanıza rağmen, onca insan aç ve açıkta iken şov yapmanın, medya aracılığı ile kanal kanal gezmenin, Esenler’in mimarı anonsu ile kendini takdim ettirip Esenler’de 100 proje tamamladık hayalini halka yutturmaya çalışmanın, öncelikle mensubu bulunduğunuz parti açısından izaha açık ve sıkıntı verici olduğu kanaatindeyim.

Biliyorum, bunu söylemek de bir risktir!

Ardından “Bu yanlıştır, nasıl olur, bu abartılı bir rakamdır” diyene, öyle görene ve böyle değerlendirme yapana da veryansın edip, “Vay! Nasıl böyle söylerler ve eleştirirler” deyip, “Bunu yapan gazete zaten partimizin karşıtı” gibi mülahazalarla değerlendirme yapmak; karşı cephe açıp, savaş dili edebiyatından örnekler sıralayıp, kurum ve kişileri provokatör ilan etmek, olsa olsa basitlikle izah edilir. Bütün bunları yazmak, biliyorum, bir risktir.

Halktan biri konuştuğunda da var güçle hattı müdafaaya çekilip, öncü birlikleri taarruza geçirip, “Bu zaten bizden değildir” deme gafleti içersinde bulunmak…

Bu söylemi nahoş bululuyorum ve buna avam bir ağız diyorum. Bu tavrınızı değiştirmeniz temennisiyle yazıma devam ediyorum. Bu anlayışla aynı bapta olan ve en azından ben öyle düşünüyorum ve öyle söyleyebiliyorum, demek, biliyorum, bir risktir.

Aykırı fikir üretmek, bardağın boş kısmını görmek, internet ortamında yanlışlıkla yayına konulan haberi görüp haber yapmak, “Kral çıplaktır” demek ve her iki hadisenin kulağa küpe olmasını tavsiye ederken bunu yazmak, biliyorum, bir risktir.

Her zaman yaşanan bir durumla karşı karşıya kaldığımızda, bunu açık yüreklilikle söylemek, aleni bir şekilde ben böyle düşünüyorum demek; etik ve ahlâki değerlerin yerlerde gezdiği günümüz dünyasında, yoğun toplumsal dejenerasyon yaşadığımız bir dönemden geçerken tutup gerçekleri haykırmak, biliyorum, bir risktir.

Belediye idaresi ateşten gömlek misali bu göreve talip olurken, şirket yöneticiliği yaptığınız dönemlerde yaşadığınız rahatlığı yaşamak özlemi ile etrafınızda mutlak itaat içersinde insanların olmasını beklemek saflıktır.

Beklenmeyen bir durummuş gibi hayatın gerçeklerini yok sayıp, kendinden olmayan fikre temelden karşı çıkar bu ve benzeri konularda kim aykırı fikir geliştirip görüş bildirirse adeta recmediliyor.

Yurdumuzda, ülkemizde bu bir hastalık olmuş; bulaşıcı virüs gibi sirayet ediyor. Gündelik yaşantımızda bu durum nasıl açıklanır?

Bu tarz siyaseti yerelde sürdürmek, kapalı dar çevrelerce abluka altına alınan bir anlayış diye izah etmek mümkün. Bunu ancak kim yapar, biliyor musunuz değerli okurlarım, dar alan siyaseti güden zihniyetler yapar. Ancak bunu demek de bir risktir.

Değerli okurlarım, son olarak Türkçemizde deyim, nasihat ve tembih gibi anlatılan bir sözle yazımı sona erdirmek istiyorum.

Olur olmaz her yerde doğruyu söyleyene, hep şu cümle ile karşılık verilir: Her doğru her yerde söylenmez!

Bence bu bir kandırmacadır. Kişileri baskı altında tutmak için kullanılan, klişeleşmiş lakırdıdan daha ileriye gidemeyen bir söz.

Değerli okurlarım, bence doğruyu haykırmak, darağacında da olsa her zaman ve her yerde söylemek, insan fıtratına en uygun harekettir.