O güzel İstanbullular, o güzel atlara binip, Sevda Tepesi’ni terk ettiler!
İstanbul, Sevda Tepesi… En güzel aşkların yaşandığı, cennetten bir köşe idi. 28 yıl önce bir Arap’a satıldı. Arap hayranı bir başbakan tarafından, âdeta “peşkeş” çekildi… Anayasa Mahkemesi üç ay sonra satışı iptal etti… Ancak atı alan Sevda Tepesi’ne çoktan varmıştı. Satılan mal geri alınamadı ve bugünlere gelindi…
“İstanbul benim sevdam diyen ” ancak Arap sevdası daha ağır basan bir başka başbakan, Arap’ın ricasını kırmadı ve… İmar iznini verdi… Sevda Tepesi sizlere ömür…
Sevda Tepesi ile birlikte, gerçek aşklar da öldü. Yerini düzeyli ilişkilere bıraktı…
Düzeyli ilişkiler, düzeyli rantlar…
Herhalde İstanbul, İstanbul olalı, son 10 yıllık tarihi dışında bu derece tarumar edilmemiştir. Üç imparatorluğa başkentlik etmiş koca İstanbul, Sultanahmet Camii’nin arkasına bir düşman gibi sızan üç gökdelen, bağrına bir hançer gibi saplanan 261 metrelik ucube rezidanslar, gökdelenler ve alış veriş merkezleri ile tam bir beton şehre döndü. Binalar üstümüze üstümüze geliyor. Nefes alamıyoruz…
İstanbul’u dinleyemiyoruz, seyredemiyoruz…
Orhan Veli’yi unuttuk…
Büyük sermayeye kurban edilen İstanbul ne yazık ki bizi boğuyor…
İktidar, İstanbul Belediyesi, sermaye, gürültü ve beton kardeşliği el ele vermişler, bizi İstanbul’dan kaçmaya zorluyorlar…
Anlaşılan o ki İstanbul’u yönetenler, İstanbul’u bir karış yeşil alana hasret bırakmaya yemin etmişler…
Sevda Tepesi’nde ölümsüz aşkları yaşayan, bizlere de yaşatan beyaz perdenin âşıkları nerede? Biz isterdik ki Sevda Tepesi’ne sahip çıksınlar…
Bize hayal perdesinde gerçek aşkları yaşatan Türkân Şoray, Hülya Koçyiğit, Ediz Hun, Kadir İnanır, Gülşen Bubikoğlu, Tarık Akan, Engin Çağlar, Emel Sayın, Serdar Gökhan, Kartal Tibet ve diğer yaşayan efsanelerimiz neredeler?
Yoksa onlar da mı bu korku düzenine mağlup oldular?
Peki ya İstanbul’un gerçek sahipleri neredeler?
Yaşadıkları bu dünya kentinin talan edilmesine karşı daha ne kadar sessizliklerini korumaya devam edecekler?
Daha ne kadar duymayacak ve görmeyecekler?
İstanbul’da yaşayanlar tepki vermiyor… Bütün duyularını yitirmiş… Bu katliama seyirci kalmaya devam ediyor…
Yoksa İstanbul’da yaşayanlar gerçek İstanbullu değil mi?
Değiller; Öyle olsaydı şehirlerine sahip çıkarlardı…
Büyük usta Yaşar Kemal’in dediği gibi;
O güzel İstanbullular, o güzel atlara binip, İstanbul’u ve de Sevda Tepesi’ni terk ettiler…