Kraldan çok kralcı…
Bulunduğu konum itibariyle aslında kraldan çok uzak olan, konuşmaları ve tavırlarıyla sanki kralla enseye tokat, yanağına öpücük ilişkisi içindeymişçesine izlenim veren kişilerin rahatsızlık verici tavırlarını dün olduğu gibi bugün de gördüm. Öyle anlaşılıyor ki yaşadığımız sürece de göreceğiz.
Açıkça söylemek gerekirse eğer, kralcı olmak basitlikten öte bir şey değildir. Bana göre kraldan çok kralcı olunmasının asıl nedeni, kraldan çok daha fazla çıkar sahibi olmak demektir ki, bu da hoş bir şey değildir.
Geçmişte birçok örnekleri olduğu gibi kraldan aldıkları güçle konuşurlar ve ‘kralım ne kadar ileri giderse ben o kadar büyürüm’ derdindedirler. Böylece de diğer insanlara kralcılık yapmaya çalışırlar.
Menfaatleri gereğidir ki, yeri gelir kuralı koyana bile kafa tutarlar bunlar. Bunlar, yeni bir şeyi düşünmek istemezler, isteseler de zaten düşünemezler.
Geçtiğimiz günlerde bir internet sitesinde şahsımla ilgili aslı astarı olmayan ve hatta hakaret içeren bazı yorumların yayınlandığını gördüm. Bundan ötürü üzüldüğümü ifade etmek isterim. Benim her söze verecek mutlaka bir cevabım var lakin ben önce söze, ardından da o sözü söyleyen adam mı diye bakarım. Bu böyle biline. Neyse kıramadığım dostlarımın hatırına bu olayı şimdilik pas geçiyorum.
**
29 Mart 2009 tarihinde yaşadığımız yerel seçimlerin sonucunda A partisi kazanırken B partisi ise kaybetti. Ardından A ve B partisi gözetmeksizin yeri geldi kurumları, yeri geldi kişileri belli bir üslup içerisinde eleştirdiklerim oldu.
Bugüne kadar yazdıklarımdan ötürü herhangi bir olumsuz söz duymadığım gibi olumsuz davranış gösteren de olmadı. Aksine arada bir eleştirdiğim halde benim çok samimi olduğum arkadaşlarımın dahi teşekkürlerine,‘doğru söylüyorsun, doğru yazıyorsun ağabey’ gibi güzel sözlerine nail oldum.
Çünkü yazarken hiçbir zaman asla art bir niyet düşünmedim. Hep doğruları yazdığıma inandım. Ha, zaman zaman kantarın topuzunu kaçırdığım olmuş mudur derseniz, belki olmuş olabilir. Ama buna rağmen yazdıklarımdan dolayı bana hiçbir zaman bir tepki gösteren olmadı.
Bana ayrılan bu köşemde uyarıcı bir rol üstlenerek, belediye meclis üyelerinin yapamadığı yâda yapmak istemediğini, Esenler halkının sesi olup sorunlarını dile getirmeye çalıştım. Yaşadığımız bu ilçede yanlış olduğuna inandığım, yanlış olduğuna kanaat getirdiğim her konuyu kaleme almaya çalıştım.
Hal böyleyken, bana karşı kraldan çok kralcılar, benim geçmişte samimi olduğum insanlar şimdiler de bana karşı acımasızca iftiralarda bulunuyorlar. Niye biliyor musunuz? Başkanlarını eleştirdiğim için bana kızıyorlarmış. Ama şunu buradan söylemek istiyorum. Ben polemiğe hiçbir zaman girmedim girmem de.
Bildiklerimi, gördüğüm yanlışları bu köşede yine yazacağım. Ben yazdıklarımın arkasındayım ve buradayım.
Yazıma İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy’un şiirinden bir bölümle sizlere hoşcakalın diyorum.
Zulmü alkışlayamam, zâlimi aslâ sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem
Biri ecdâdıma saldırdı mı, hattâ boğarım…
-Boğamazsın ki !
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam
Hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle,
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir, belki, fakat çekmeye gelmez boyunum.
Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim.
Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.
Zâlimin hasmıyım amma severim mazlûmu