Hocalara Nasihat
Hoca Efendinin biri bir sohbetinde çağımızda asıl Hocaların nasihate ihtiyacı var dedi. İlk başta çok sıradan geldi bu söz ama düşündükçe ve zamanımızın hocalarına baktıkça ne kadar haklı olduğunu gördüm ve durumumuzun neden bu halde olduğunu daha iyi anladım.
Özellikle tvlerde arzı endam edenler ve önderlik yapıp şöhret makamına erenler yok mu baktıkça gülüyorum ağlanacak halimize. Bu amcaların çoğu şöhret afettir deyip siyasetten bile kaçarlar ama ümmet işgal halinde toprakları tarumar ediliyor kardeşlerinin iffeti kirletiliyor ama beyzadelerde tık yok.
Onlar kaside okuyor, menkıbe parçalıyor ağlaya ağlaya ağıtlar diziyor ama zamanımızın zalimlerine bir beddua dahi edemiyorlar. Zalimlere lanet okuyamıyorlar. Hatta daha da ötesi şöhret ehli âlimler zalimlere meylediyor, haramları helal kılıyor, çok kolay bir şekilde hadisleri inkâra kalkıyor işgalci hainlere dua edenlere dua ederek zulme ortak oluyor.
Peygamber Efendimiz bir hadis- i şerifte : “Gerçek âlim insanlara Allah’ın rahmetinden ümit kestirmeyen, azabından emin kılmayan, Allah’ın haramlarına izin vermeyen kişidir. İçinde ilim bulunmayan ibadette hayır yoktur, içinde kavrama bulunmayan ilimde de hayır yoktur, içinde düşünme olmayan okumada da hayır yoktur.” buyurmuştur. Başka bir hadis şerifte de: Canım kudret olan Allah hakkı için insanları doğru yola davet etmediğiniz müddetçe size kurtulmak yoktur.” buyurdu.
“Ümmetimin münafıklarının çoğu okumuşlardır” ( Ramuz el Hadis sayfa 80) diyen peygamber Efendimizi postacı olarak görenler bu hadis ve benzerlerini bildikleri için ilk önce hadisleri ortadan kaldırmayı daha sonra ayetleri ağababalarının istedikleri şekilde yorumlamaya yol bulabileceklerini zannediyorlar. Kadim ve değişmez doğrularını değişim ve gelişim adına parçalamaya çalışıyorlar. “Cennete ancak Müslüman girer.
Allah bu dini isterse facirle de teyit eder” diyen hadis şerif ortada iken diyalog adı altında Hıristiyanları cennete sokmak için fetvalar düzenleyenler Müslüman kardeşleri ile yan yana gelmemeye çaba sarf ediyor. Peki bu uygulamalar akideye zarar vermekten ve Hıristiyanlara yaranarak dünyalık elde etmekten başka ne işe yarıyor ki!
Merhum Ramazanoğlu Mahmud Sami Efendi bir yazısında: “Eğer kötü âlimler olmasaydı devlet büyüklerinin fesadı azalırdı. Bir de her asırda ulema hak üzere ittifak etseler zumlun menine hep beraber çalışsalar ve bütün güç ve gayretlerini sevk ederek dinin ve ahlakın öğretilmesine çalışsalar, melikler fesada cüret edemezler fırsat bulamazlar ve aralarında zulüm diye bir şey kalmazdı …” demişti. Alimlerimiz böyle bir ittifak derdin demidir yoksa her biri ayrı birer fraksiyon ile ağalık ve sultanlık peşinde midir siz okurlarımın görüşlerine sunuyorum.
Âlimlerimizin bu kadar çok kafa karışıklığı içinde olmalarının sebeplerini anlamak için bilgi kaynaklarını ve makamlarının meşruiyetini sorgulamamız lazım! Asrı saadette bilgilenmenin ana karakteristik özelliklerini sıralarsak şimdiki durumu daha net görürüz.
Asrı saadette bilgi son derece berraktır,bilgilenme amelidir,bilgilenmede teslimiyet vardır,müthiş bir soru sorma iştiyaki vardır,bilgi kaynağı merkezidir yani felsefe ve ideolojik saplantılar bulaşmamıştır ve bilgilenmenin mutlak hakimiyeti vardır. “De ki hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak temiz akıl sahibi olanlar anlar.” Zümer S. 9.Ayet. Bilgilenme içinde olanlar bilir ki İslam en üstündür hiçbir şey ona üstün olamaz.
Ama zamanımızda bilgili ve ilim sahibi olanların en büyük eksiği ve hatası İslam’ı en üstün olarak görmemeleri hakim güçlerin teknolojik üstünlükleri ve ferah seviyelerinin yükseklikleri karşısında gözlerinin kamaşması ve onlara özenme hatasına düşmeleridir. Birde mal mülk sevdası ve debdebe içinde bir hayat sürme hastalığı maalesef âlimlerimize bulaşmış durumdadır. Bu beyzadeler ticaret ehli olup zengin olsalar anlayacağız aksine İslam tarihinde görülmedik bir şekilde bunlar İslam’ı anlatarak köşe oluyor makam kazanıyorlar. Son model arabalarla takva sahibi oluyorlar! Nerede genç va yakışıklı Mus’ab bin Umeyr,nerede tüccar ve zengin olmasına rağmen ilminin hakkını verme adına işkencelere maruz kalan İmam ı Azam nerede bizim zamanımızın hikaye gibi vaaz vererek şiir okuyarak gazel çekerek köşe olan çapsız beşik ulemaları!
İstediğiniz kadar okuyun, bildiğinizle amel etmedikçe Allah -u Teala size mükafat vermez” Hadis i Şerif
“İlim çok şey bilip rivayet etmek değil, Allah’dan korkmaktır” Abdullah ibn- i Mesud
“İstediğiniz kadar okuyun Allah’a yemin ederim ki amel etmedikçe size ecir yoktur. Ahmakların gayeleri rivayet, âlimlerin gayeleri ise dirayettir yani bildiklerine riayet etmektir.” Hasan- ı Basri
Endülüs’te bir köprü kitabesinde şöyle yazıldığı söylenir, Dünya 4 kaide üzerinde durur: Âlimlerin ilmi, Yöneticilerin Adaleti, Mazlumların Duası, Cesurların cesareti. Bu kaidelerden biri âlimlerin ilmi. Ayaklardan biri bozuk olunca düzen bozulur, dirlik kalmaz olur. Bunun için bu yazıyı yazma ihtiyacı duydum.
“Kafirler, iman edenlere: Bizim yolumuza uyun, sizin günahlarınızı biz yüklenelim, derler. Halbuki onların hiçbir günahını yüklenecek değillerdir. Gerçekte onlar, kesinlikle yalan söylemektedirler. (Fakat gerçek şu ki) elbette kendi yüklerini (veballerini), kendi yükleriyle birlikte nice yükleri taşıyacaklar ve uydurup durdukları şeylerden kıyamet günü mutlaka sorguya çekileceklerdir.”Ankebut S.12 ve 13.Ayetler
Rabbimize ciltlerce kitap taşıyan eşeklerden olmamak için dua edelim. Âlimlerimizi ilmi ile amel edenlerden ve bizleri de sağlam âlimlere sağlam bir şekilde bağlananlardan eylesin.
Bu vesile ile hocaların hocası, bize hidayet, basiret ve dirayeti öğreten, Yeniden Büyük Türkiye,Lider Ülke Türkiye ve Yeni Bir Dünya vizyonuna kavuşturan Prof. Dr. Necmeddin Erbakan hocama Rabbimden rahmet diler,Peygamber Efendimizin sancağı altında hep beraber olabilmenin duasını ederim