Gayeye Ulaşmak
Ülkemiz seçim atmosferine girdi. Partilerin gayesi seçimi kazanmak! Yalnız bu gayeye ulaşmak ile sonuca varılmıyor. Asıl iş ondan sonra başlıyor. Gayesi seçim kazanmak olanlar seçimi kazansa da asıl gayeyi kaybediyor, hedeflerinden uzaklaşıyor!
Gayeleri söylemde samimi, eylemde çifte standart taşıyanlarda hedefe ulaşamıyor! Liderlik sultasını ortadan kaldıracağım diyenler lider sultası kurmaya çalışıyor ve üç beş tane menfaatçiden ve sevgi sapığından başkası bu boş gayeye inanmıyorsa gayeye ulaşamamışsın demektir!
Tilki yatağında aslan büyümez! Boş beleş, temelsiz, mesnetsiz hayaller kurup bunu gerçek zanneden ve gerçekleri söylediğimiz için bize husumet besleyen sevgili arkadaşlara madde madde anlatmak isterim. Bunun için sevgili Peygamber Efendimizin gayeye ulaşmak için takip ettiği merhaleleri anlayıp irdelemekte fayda olacaktır:
Davete Hazırlık,
Kadrolaşma,
Kitleleşme,
Devletleşme(Nizam Kurabilme).
Davete Hazırlık:
Sağlam bir akide, ruhi hazırlık, ilmi hazırlık, maddi hazırlık merhalelerini içerir.
Sağlam bir akide: Bu akide, şeker değildir. Uluslararası şer şebekelerinin tahsildarlığı ve koltuk uğruna dini değerleri yozlaştırma hiç değildir! Her dönem reel konjonktüre tabii olup değişip dönüşmek hiç değildir.
Ruhi hazırlık: Fitnelere karşı hazırlık, mazbut bir yaşayış ve örnek olabilmedir.
İlmi hazırlık: Yönetici kadrodan en alt kadroya kadar maddi ve manevi ilimler ile inkişaf sağlama durumudur. “Bilginin efendisi olmak için çalışmanın uşağı olmak şarttır.” Para, ihale ve kupon arazi peşinde koşmak sonrada para ile diploma almak adamı ilmen hazırlamaz!
Maddi hazırlık: Paranın kölesi olan değil, gayesine inanmış adamların çokluğu gayemiz olmalı. Bir hadis-i şerifte “Zenginlerin çağırıldığı fakirlerin çağırılmadığı düğün yemeği ne fena yemektir” buyurulmuştur. Gaye yapılarımız bu yemek gibi olmamalı. Haram paralar ile meşru hizmetler yapılmayacağı unutulmamalı.
Davet yapmadığın, derdini anlatmadığın, kendini anlatamadığın, örnek olamadığın veya herkesin kafasına göre seni anladığı bir ortamda gayeye ulaşılmaz!
Kadrolaşma:
Her şeyden önce davete hazırlık sürecinden geçmelidir. Üstatlarına hainlik eden, çoğunluk peşinde koşan, cahil cüheladan kadro kurulmaz kurulsa da kuru kalabalık olur, onlar ile gayeye ulaşılmaz.
Kalkış noktası hastalıklı olanlar ile bir gayeye gidilmez. Hastalıklı kişilik üzerine kurulan kimlik, kişilik ve siyaset kesinlikle yanlış olur.
Kadromuzdaki insanlar mesleğinde uzman olmalı, davasına inanmalı, çevresinde saygınlık uyandırmalı, hayatında örnek olmalı, işinde üretken olmalı ve düşüncelerinde pozitif olmalıdır. Kadroya alındıktan sonra zenginleşiyor ve bunu izah edemiyor ise derhal uzaklaştırılmalıdır.
Bilgi, inanç, ahlak, aksiyon, estetik ve sanat konusunda kadrodaki her üye birbiri ile yarışta olmalı. Laf ile medeniyet kurmak kolaydır. Şiir okuyarak, para sayarak, saraylar yaparak bizim anladığımız gayeye ulaşılmaz. Ulaşılacağını zannedenler kör kuyularda suyun nemini okyanus zannedenlerdir!
Kitleleşme:
Davete hazırlık ve kadrolaşma tamamlandıktan sonra kitlelere ulaşmaya başlanmalıdır. “Küçük görerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez.” LOKMAN S. 18.Ayeti bu hususta rehberimiz olmalıdır. Çıkmadık candan umut kesmeyerek herkese haklı gayemizi anlatmalı bu hususta Allah’ın takdirini de unutmamalıyız.
Kitlelere kendi kendini eğitmeyi(idare etmeyi) öğretmeli, bu tarzın en iyi yönetim şekli olduğunu bilmeliyiz. Kitleleri algı ve yalanlar ile bir yere kadar götürebilirsiniz ama bu tür yöntemlerin bizim gayemize hizmet etmediği hatta gayemizi lekelediği aşikârdır.
Devletleşme(Nizam Kuarbilme):
Bu aşamalar sabırlı bir süre ile atlatıldıktan sonra devletleşme sürecine geçilebilir. O zaman dünya ölçeğinde söz sahibi olursun. Yoksa yıkılacak elbet dediğin düzenin bekçiliği ve kendi hayal dünyanda kurduğun devlet ile devletçi olur çıkar, milleti oy verip vermemesine göre değerlendirir ona göre ayırımcılık yapmaya başlarsın, ondan sonra huzurun kalmaz.
Montesquieu’nün dediği gibi: “Dalkavukluğun sağladığı çıkar, dürüstlüğün getirdiği çıkardan daha verimli olursa o ülke batar”. Durum bundan ibaret iken abdest almayı bilmeyenlerin, neoconların öğrettiği neo Osmanlıcılık ile bize şarlatanlık yapması bizim gaye devlet inancımıza zarar vermekte ve daha da çok çalışmamamız gerektiğini göstermektedir.
Ama bizim gayemizin devletinde, düşmanın bile sana saygı duyar, hürmet gösterir! Senin adaletini ve insanlığa hizmetini konuşur. Seni tarih yazar, şarlatanların övgüsü günü kurtarır.
Laf ile tarih yazılmıyor, boş beleş beton medeniyeti ile insanlık huzur bulmuyor ve gaye gerçekten Allah rızası olmayınca yıllardır pek bir şey değişmiyor! Bakın merhum Akif zamanında neler demiş. Çok şey değişmemiş anlaşılan…
Zulme tapmak, adli tepmek, hakka hiç aldırmamak,
Kendi asudeyse, dünya yansa başkaldırmamak;
Enseden aslan kesilmek, cepheden yaltak kedi
Müslümanlık bizden evvel böyle zillet görmedi…