Az Gelişmişlik ve İstihdam
Ülkemizde resmi olarak yayınlanan işsizlik rakamları ortada iken ve de oldukça da yüksek iken, özellikle işverenler tarafından dillendirilen, işsizlik yok kardeşim, aylardır adam arıyorum kimse çalışmıyor serzenişini duyuyoruz.
İkisi de doğru ve birbirinin tezatı olan bu gerçekler(!) az gelişmişlik sendromundan kaynaklanmaktadır! Gelişmiş ülkelerde işsizlik olsa da bu tür tezatlar görülmez.
Az gelişmişlik; emperyalizm, dış ticaretin geriletici etkisi, nüfus yoğunluğu ve fakirliğin kısır çemberi gibi ekonomik unsurlara dayalı nedenler ile coğrafi unsurlara dayalı nedenler ile sosyo kültürel unsura dayalı nedenler ile tanımlanmaya çalışılmıştır.
Az gelişmişlik kısır döngüsü; gelir azlığı, yetersiz talep, tasarruf yetersizliği, yatırım yetersizliği, sermaye stoğu yetersizliği, verimlilikte düşüş ve gelir azlığı şeklinde döner durur.
Ekonominin temel sektörleri tarım sanayi ve hizmettir. Colin Clark’ın Üç Sektör Teorisi ekonominin temel sektörlerinin kalkınma sürecine geçilmesi ile nispi olarak tarımdan sanayiye ve hizmet sektörüne pay geçişi olacağını öngörmektedir.
İşte sorun burada başlamaktadır. Sektörler arası pay geçişleri çok hızlı ve çok değişkendir. Asgari ücretle sanayide veya üretimde çalışmak yerine hizmet sektöründe çalışmak daha cazip gelmektedir. Mesela asgari ücret alıp, sabah sekiz akşam altı, cumartesi dahil çalışmak yerine mümkünse güvenlik görevlisi olup dikilmek daha cazip gelmektedir. Polis bekçi veya uzman asker olunursa değme keyfe!
Gelir belli bir seviyeye ulaştıktan sonra tasarruf başlar. Kalkınmanın başlaması için tasarrufun başlaması gereklidir. Bunun içinde ekonominin her sektöründe yatırım seferberliği başlatılmalıdır!
Çalışıp tasarruf yapamayan çalışan için, hangi işin önemi olmadığı gibi işsiz kalmanın da önemi yoktur! Günlük harcamasını kazanacağı günlük kazançlar ona yetmeye başlar.
İstihdam ise her şeyden önce temel sektörlerin öncelik nedenlerini belirleyerek otarşi(kendi kendine yetme) ile öncü sektörü seçerek olur.
İstihdamı sağlıklı bir şekilde yürütebilmek için bir program uygulanmalıdır. Bu programın adımları şunlardır:
-Ekonomik istikrar ve sosyal adalet sağlanmalı: Adil ücret verilmeli, verimli iş alanları geliştirilmelidir. Kayıt dışı ekonomi ve yolsuzluğun önüne geçilmelidir. Eğitime ve ARGE’ye önem verilmelidir.
-Mali sisteme ve sermaye hareketlerine yön verilmelidir: Mali suçlar ve vergi kaçakçılığının önüne geçilmeli, bankaların kaydi para üretmelerine son verilmelidir.
-Kalkınma Politikaları Geliştirilmeli: Kamu alanları kaynak oluşturma adına beleşe satılmamalı, çevreye duyarlı kalkınma ve mekansal strateji planları üretilmeli, mekânsal planlama hiyerarşisine özen gösterilmeli, ulaştırma ve enerji politikaları ile madencilik politikaları yerli ve milli eksende oluşturulmalıdır.
-Vergi Politikaları: Sermaye gelirlerinin vergi gelirlerine katkısı arttırılmalı, faiz vergilendirilmeli, gelir vergisi vergi dilimleri, vergi sisteminde istisna, indirim, muaflık ve teşvik yeniden belirlenmelidir.
-Temel sektörlerin öncelik ve ihtiyaçları belirlenmelidir: Uçak yapmak hayvancılık veya tarım yapmaya mani değildir. Hayvancılık yapmak ithal etmek değildir, tarımcılık yapmak tohum ithali değildir.
Ruha muhalefet delilik, akla muhalefet gerilik, nefse muhalefet veliliktir. Yukarıda bahsettiğimiz konular ilk defa söylenen ve dillendirilen şeyler olmayıp, hakikate muhalefetten kaynaklanmaktadır. Hakikate muhalefette, en azından beceriksizliktir.