Aristo’dan Öğütler
İnsanlık tarihi boyunca erdemli insanlar daima gelmiş bunlar insanların huzur içinde yaşamaları için Yüce Yaradan’ın öğretilerini insanlara ulaştırmaya çalışmışlardır. Tarih boyu insanoğlunu inceleyecek olursak ihtiyaçları değişmemiş sadece ihtiyaçlarının şekilleri değişmiştir. Yaradılışının farkında olanlar daima mutlu olmuş zorluklar içerisinde bile insanların doğruyu bulmaları ve rahat bir hayat sürebilmeleri için çaba sarf etmiştir. Mail adresime gelen Aristo’ya ait aşağıdaki sözler zaman değişse de insanoğlunun değişmediğini gösteriyor.Bu yüzyılda doğup binlerce bonus bilgiye sahip olan insanlar maalesef MÖ 384-322 yıllarında yaşamış bir insan kadar bile hayat ve varlığı üzerine kafa yormuyor.Aşağıda bulunan sözler talebesi Büyük İskender’e nasihatlerinden alınmıştır.
“Bilmelisin ki, güzel bir anı bırakmanın ve Yüce Yaratıcı’nın hoşnutluğuna ermenin dışında, senin için başka bir değer yoktur. O’na tutunacak olursa, seni herkesin şerrinden korur.”
“Bilmelisin ki, sen kötü oldukça halkını düzeltemezsin. Sen azgın ve sapık oldukça onlara doğru yolu gösteremezsin. Kör olan nasıl yol gösterebilir! Aşağılık biri nasıl yüceltebilir! Zayıf olan nasıl güçlü kılar!”
“Sorumluluğunu üzerine aldığın kimseleri düzeltmek istiyorsan, önce kendinden başla. Başkalarının ayıbını gidermek istiyorsan, önce kendi kalbini o şeyden temizle. Kendin kirli iken başkasını temizleyemezsin. Bu doktorluk iddiasında bulunan birinin aynı hastalık kendisinde bulunduğu halde başkasını tedavi etmeye kalkışması gibi olmayacak bir şeydir. Sözünle davranışın, içinle dışın birbirine uymadıkça güzel sözlerle dinleyicilere bir şey verdiğini sanmayasın ha!”
“Bilmelisin ki, insanları ıslah etmek için dürüst idarecilerden daha iyisi, kendilerini ve başkalarını bozmak için yine idarecilerden daha kötüsü olamaz. İdarecinin halkla olan ilişkisi ruhla ceset arasındaki ilişki gibidir, ruhsuz cesette hayat yoktur.”
“Kanunları uygulamaya çalış, çünkü sürekli huzur bununla sağlanır. Azgınlıktan sakın, çünkü gücünü tüketip bitirir. Kendini beğenmişlikten sakın. Zira bu durum erdemle bağdaşmaz.”
“Bilmelisin ki, bozguna uğramanın başlıca sebebi kibirlenmektir. Doğruluk yaratıkların yaşama güvencesidir. Yalan bir hastalıktır, yakalanan bir daha kurtulamaz. Ölümü gözü önünde bulunduran kendini ıslah eder. İnsanlara yüzsuyu dökmek yok mu, işte küçük ölüm odur.”
“Halka iyi davran ki sevgisini kazanasın. İyilik ve sevgiye dayanan yönetim, baskı ve zulme dayanandan daha devamlıdır. Bilmelisin ki, sen sadece bedenlere hükmedebilirsin, ama iyilik yaparak gönüllere hükmetmeye bak.”
“İlimden başka her şeyin azı çoğundan daha hafiftir, oysa ilim arttıkça taşıması kolaylaşır. İlim aklın kılavuzu, akıl ise iyiliğin komutanıdır. Kişinin dili aklının kâtibidir, akıl neyi yazdırırsa dil onu söyler. Altın ateşte eritilerek saflaştırıldığı gibi, kişi de mesleğinde pişerek olgunlaşır.”
“Her şeyin yenisi iyidir, ama sevginin eskisi daha iyidir. Kişinin bilmediğini öğrenmesine engel olan şey, bildiğinden az yararlanmış olmasıdır. Yaptığı işten zevk alan yani severek yapan adam, bu konuda önüne çıkan engellere de katlanmasını bilir. İlmin yararını gören adam, daha çok öğrenmek için güçlüklere göğüs gerer.”
“Yiyip içtikleri şeylerle övünen bir topluluk görmüş, “Bırakın böyle şeyleri, bunlar bayağılıktır, edebinizle övünün, edep şereftir” demiştir.”
Yukarıda okuduğunuz sözlerin çok daha veciz ve güzelleri Peygamber Efendimiz tarafından ve onun yolundan giden alimler tarafından da beyan edilmiş olup tüm güzelliklerin Rabbimden gelen bir pınardan beslendiği ortaya çıkmış oluyor.Yeter ki bizler “Yaradan rabbinin adı ile oku…”emri gereğince okumaya devam eldim. Kalp kırmayalım ve yaradılış sebebimizi unutmayalım.
İnsanlar ile ilişkilerde harbi ve hasbi olalım Kalbe hitap ettiğimizi unutmayalım Kalp demişken “Kainatın Işığı” adı verilen tablo Londra Kraliyet Akademisinde sergileniyordu. İngiltere”de 18. yüzyılın ünlü ressamlarından olan William Holman Hunt”un bu tablosunda, gece elinde bir fenerle bahçede duran filozof görünüşlü bir adam vardı. Adam bir eliyle feneri tutuyor, diğeriyle kapıya vuruyor ve içeriden bir cevap bekler halde duruyordu.
Tabloyu inceleyen bir sanat eleştirmeni Hunt”a döndü:
“Güzel bir tablo doğrusu, ama anlamını bir türlü kavrayamadım,” dedi. “Adamın vurduğu kapı hiç açılmayacak mı? Kapı kolu çizmeyi unutmuşsunuz da…”
Hunt gülümsedi: “Adam sıradan bir kapıya vurmuyor ki…” dedi ve tablosunun anlamını açıkladı. “Bu kapı insan kalbini simgeliyor. Ancak içeriden açılabildiği için dışarıda kola gereksinim yoktur.”