Site Rengi

DOLAR 35,6798
EURO 37,4767
ALTIN 3.181,09
BIST 10.104,85
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 11°C
Hafif Yağmurlu
İstanbul
11°C
Hafif Yağmurlu
Pts 13°C
Sal 16°C
Çar 16°C
Per 15°C

HAYRANLIĞIM ARTTIKÇA ARTIYOR

21.07.2020
616
A+
A-

Hala hakkında yeni şeyler öğreniyorum,  hayretim ve hayranlığım arttıkça artıyor…

**

ARA REKLAM ALANI

Dünya tarihi bir sıfatın sadece Mustafa Kemal’e verildiğini yazar…

Dünyada O’ndan başka hiçbir liderin alamadığı bir sıfattır bu…

Hangi sıfat mı?

Bir insan doğumundan ölümüne kadar ya bir askerdir, ya bir devlet adamıdır, ya çevrecidir, ya tiyatrocudur, ya sanatçıdır, ya arkeologdur, bir şeydir. Ama bunların hepsi birden olabilen dünyadaki tek lider Mustafa Kemal ATATÜRK olduğu için dünyada; “KÜLTÜR ANTROPOLOĞU” sıfatı verilebilen tek lider de Mustafa Kemal’dir.

‘KÜLTÜR ANTROPOLOĞU nedir, ne değildir? Uzun uzun başınızı ağrıtmayacağım. Hadi gelin 5 Mayıs 1935, Ahlatlıbel’e gidelim.

Ahlatlıbel Ankara yakınlarındaki kazıların başladığı yer biliyorsunuz. Bütün arkeoloji kazılarının yapılma emrini veren Mustafa Kemal, müzelerin açılma emrini veren de Mustafa Kemal. Ama bugünkülerde olduğu gibi açın, kazın, imza, öyle değil. Nasıl yetişmiş inanın, 25 yıllık araştırmacıyım hiç anlamadım.

Bakıyorsunuz Efes kazıları başlıyor iki kere gidiyor. Konya‘da Asar kazıları başlıyor başında. Bir de bakıyorsunuz Ahlatlıbel kazıları başlamış başında. Toprak alıyor, ölçüyor, biçiyor. “Ya, ne yapıyor Mustafa Kemal?” diyorlar. Çankaya’ya gidiyor, Çankaya’da üç gün üç gece hiç uyumadan; uyumamak için alnına ıslak bezler koydurmuş, birilerini çağırıyor, telefonlar ediyor, bir heyecan, bir telaş…

Üç gün sonra; “Gelin, diyor Ahlatlıbel’e gidiyoruz”. Hemen geliyor, diyor ki;  “arkeologlar toplanın..”

Biliyorsunuz başlarında büyük arkeoloğumuz Zübeyir KOŞAY var. Bu Zübeyir KOŞAY’ın bire bir anısıdır. Toplanıyorlar. Mustafa Kemal heyecanla;

“Kazdığınız yer yanlış, şurayı kazmanız gerekir” diyor.

Yabancı arkeologlar; “El insaf paşam. Anladık iyi askersin, iyi devlet adamısın ama yani bu iş de bizim işimiz, niye karışıyorsun” der gibi aralarında birkaç şey oluyor ama emir büyük yerden..

Başlıyorlar Mustafa Kemal’in gösterdiği yeri kazmaya. Sonuç mu?

Bütün bulgular oradan çıkar.

İnat uğruna, ceplerinden ödeyip kendi dedikleri yeri kazarlar hiçbir bulguya rastlanamaz.

Bunun üç gün sonrası, ATATÜRK Galip ARCAN’ın yazdığı “Sırat Köprüsü” adlı piyese davetlidir. Piyesin başında mutludur, biraz sonra sinirlenmeye başlar, bir müddet sonra bitince;

“Bana Galip ARCAN’ı çağırın!” der.

Galip ARCAN gelince;

“Bu piyesi siz mi yazdınız?” der. “

” Evet, paşam, ben yazdım”.

” Hayır, bu bir “Bolunun Flor Doranj” adlı Boldvilin’in aynen çevirisi. Neden bunu belirtmediniz? Hakkınızda soruşturma açtırıyorum” diyecektir.

Buna benzer pek çok anıyı da okuyunca ne dedim biliyor musunuz? Samimi konuşacağım inanın sizlerle. Dedim ki;

“A be Atam, Boldvilin’e varıncaya kadar ne zaman okursun?

Ne zaman kafanda tutarsın?”

Ve o sırada ne yaptım biliyor musunuz? Yirmi yıllık araştırmacıydım, ATATÜRK’le iddiaya girmek gibi, dedim ki; “Senin başında durmadığın, ilerletmeye çalışmadığın bir alan bulmak benim boynumun borcu olsun..”

O sırada da “Sanat ve ATATÜRK” adlı araştırmamı yapıyorum. Baktım resimde Türk tarihinde ilk resim sergisini o açıyor, heykelde dinin etkisini kaldırıyor!!!

Ama karşıma yedinci sanat dalı geldi. Ne? Sinema. Dedim; “herhalde burda iddiayı kazandım”.

Heyhat, başyönetmen Cezmi AR, başrolde Mustafa Kemal, film çekiyorlar. Ve Cezmi Ar Mustafa Kemal’e tabi Cumhurbaşkanı ya, diyemiyor; şöyle dur, böyle dur, diye. Diğer oyunculara şiddetle bağırıyor. Atatürk; “Gel Cezmi gel, diyor. Burada başkomutan sensin, ben bu işi bilmem. Önemli olan işin iyi çıkması. Bana da aynı şiddet ve hiddetle bağıracaksın..”

Cezmi AR hayatının son günlerinde “Ben bir daha asla öyle bir oyuncuyla çalışmadım..” diyecektir.

Prof. İlknur GÜNTÜRKÜN KALIPÇI

REKLAM ALANI
YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.