Güncelleme ve İki Günü Bir Olma Durumu

İşin doğrusu, kuran merkezli düşünce sistemi, kendi lügatini de çıkarmış olup, onun öne çıkardığı kelimeler içinde güncelleme yoktur! Hepimizin malumu olan “İki günü bir olan hüsrandadır” hadis i şerifi vardır ve tam anlamı ile uygulanmadığı için güncelleme ihtiyacı hâsıl olmuş olabilir!

İki günü bir olmama her kişiye bir zorunluluk yüklerken, güncelleme daha çok ilim erbabına bir sorumluluk yüklemektedir. Güncelleme; hükmü değiştirmekten çok, bilgiyi tazeleme, bilgiyi korumaya alma, mevcut duruma adapte hale getirme demektir.

Yazılım işlerinde güncelleme mevcut sistemi korumak için yapılır! Umarım herkesin yakındığı sistemi güncelleme ile koruma derdinde değildir kimse!

İçtihat ile güncelleme aynı manaya gelmemektedir. “Yakîn/kesin olarak sabit olan şey, şüphe ile yok olmaz.” , “İctihad, misli ile bozulmaz.” ve “Hatası açık olan zanna itibar edilmez.” Mecelle maddelerinin de ifade ettiği üzere keyfe güncelleme yapanlara da Mecelleden ezbere ağdalı hüküm okumakla bu işlerin olmadığını hatırlatmaktadır.

“Kelam da asıl olan hakikatidir.” Kaidesi üzerinden bakılacak olursa da cumhurbaşkanının konuşmasında güncellemeden daha çok şey istediği fark edilecektir! “Sarih (açık olan) karşısında delalete itibar edilmez.”

“Zamanların değişmesiyle, hükümlerin de değiştiği inkâr edilemez.” Buradaki değişen hükümlerin örf ve âdete dayalı hükümler olduğu, şeri hükümler olmadığı, şer i hükümlerinde en azından itikadi hükümler haricinde değişebileceğini imam hatip okuyanlarca bilinmesi lazım gelir, malumun ilamı ise abesle iştigaldir.

Buradan güncelleme meselesine dönersek, mevcut durumdan bir hoşnutsuzluk söz konusudur. Peki, mevcut durumun oluşmasının sebebi nedir? Muhalefet ederek gelinen ve sonunda kendi yaptıklarına bile muhalefet eden bir anlayışın güncellemesi ne olacaktır. Moda siyasi tabirle, ne yapmak, nereye varılmak istenmektedir.

Durduk yere, alt yapı çalışması yapılmadan, sistem oluşturulmadan, gerekli adımlar atılmadan; yenilik, değişim, dönüşüm, güncelleme diyenlerin, gelişemeden dönüştüğüne tarih şahit olduğu gibi biz de yakından şahit olmaktayız.

Güncelleme yapan kişi mevcut durumun neden ve niçin bu halde olduğunu ortaya koyar. Bu duruma kimler ile gelindiğini açıklar. Başkalarını suçlayarak, elindeki imkânları kullanmayarak, ortamın oluşumuna zemin hazırlayanların yaptığı güncelleme değil, şikâyet olur. Kendi kendini şikâyet güncelleme değildir!

Bu din ile dünyaya nizam ve adalet sağlandığı halde, bu gün, bu dinin mensupları olarak bir şeylerden rahatsız isek her şeyden önce kendi inanç sistemimizi güncellememiz gerekir.

Güncelleme yapma derdine düşüp, sistemde daha fazla açık veriyor olmayalım! Akletmeyi bilmeden, din akıl dinidir deyip, kıt akıllarımızla nefsimize uyan şeyleri dine yamamış olduğumuzdan bu halde bulunmayalım.

Temel akideleri olmayanların, deizm bataklığında sürünenlerin, peygamberi postacı görenlerin ve ilim adamlarını ve usullerini yok sayanların, ilimsiz bir şekilde, batının materyalist düşünce kafası ile güncelleme çabası, daha çok fitne ve fesada yol açmış ve açmaktadır.

Öncelik ve metot sorunu adlı köşe yazımda da belirttiğim üzere önceliklerimizin yer değiştirmesi ve usulsüz metot arayışları ile sonuç arayışı yüzünden bu hallerde olduğumuz bilmeliyiz.

Önceliğimiz samimiyet olmalı, hakkın rızasına uygun üretim ve dağıtım olmalı(bilgi, materyal), adalet olmalı.

Ismarlama güncellemeler; derdimize çare olmayacağı gibi geçmişe özlemi aratan, yaraları çoğaltan, gündemi değiştirip kötü yapıyı korumaya alan narkoz hükmünde olacaktır.

Unutmayalım ki değerler emek ister ve emek varsa iki günü bir olmaz insanın.