Gençlik ve kuşak farkı
Hepimizin bildiği gibi her nesil kendi tecrübesini yaşarken, kendisine verilen nasihatler pek de kâr etmez.
Bu mantıkla bakıldığında şöyle diyebiliyouz, Evlat neden babasının kişiliğini taklit etsin veya neden bir önceki neslin ayak izlerine basarak yürüsün ki
Hem dünün şartları ile bugünün şartları aynı olmadığı ortada iken, bilgiyi ve fikir edinmek için niye bir büyüğün dizlerinin dibine oturmak icap etsin ki.
Bugün bilgi kullanmasını bilen her an her yerde bu bilgisini kullanabiliyor. Cesaret ise artık, kalabalık bir grubu çil yavrusu gibi dağıtmak değil; zihninizdekini çatır- çatır söylemek için kullanılıyor.
Ben gençlik yıllarımı hatırlıyorum da, o yıllar da kavgamız hiç eksik olmazdı. Bugün, o gençlik yıllarımdan edindiğim tecrübelerin işe yaramayacağını bile- bile yine de yeni nesile tecrübelerimi aktarma sorumluluğunu yerine getirmek lâzım mı ki diye düşünmüyor da değilim.
Daha dün gibi hatırlıyorum: Dün hepimizin gözü önünde kavga edenlerin, kavga etmek için en ön safta duranların, eylem yapalım diye yerinde duramayanların 12 Eylül’de başına hiçbir şey gelmedi.
Bugüne geldiğimizde, kavga için en ön safta duranlar için cesaret yeterli değil, onlara sağlam bir koruma gerektiriyor.
Bugün, özellikle “ses getiren eylem yapalım” diyenler. En hareketliler, en önde duranlar hep bir yerlere hizmet ediyor. Mazeret ve gerekçesini ise her zaman fazlasıyla buluyor.
İdeal bir aile ve gençlik mi?
Aile içerisinde bir takım sıkıntılar ve huzursuzluklar olabilir her zaman. Hatta bazen bunlar faydalı olduğu gibi aile bireylerinde olumlu etkiler de yaratabilir. Çünkü fikir ayrılıkları artık her zaman kötü değildir.
Karşımızdakinden yani gençlerden de bir şeyler öğrenebiliriz, karşımızdakinin gerçeğini daha iyi anlayabiliriz. Öyle ise onlar sevgi ve hoşgörü ile yaklaşılmalı.
Neden daha çok fark var?
Birinci kuşak yani bizler, memleketinden uzak okuyacak, yaşayacak olsaydık eğer, bugün bir adım ilerde biraz daha iyi şartlarda yaşıyor olacaktık belki de.
Bakınız, ikinci kuşak İstanbul’da veya başka bir büyük şehirde iyi bir ortam içerisinde yaşıyor. Çok daha farklı özel bir konumda okuyorlar bugün. Çünkü, her özel durum özel önlemleri gerektirdiği gibi özel ilgiyi, özel düşünmeyi gerektiriyor.
Durum böyle olduğuna göre açıkça kabul etmek gerekir ki, bizim tecrübelerimiz, bizim ortalama bilgilerimiz normal yaşantı içindir.
Gençlerle anne babalar arasındaki farkı belki ortaya koymak için bir örnek vermek gerekir ise eğer, bugün birinci kuşakla ikinci kuşak arasında ortalama yirmi yaş fark vardır.
Kendimden bir örnek verecek olursam , birinci kuşak olarak bundan yirmi yıl önce Hatay’da yaşamış biriyim. Şimdiki gençler ise anne ve babalarından yirmi yıl sonra ve İstanbul’da yaşıyorlar.Bunun getirdiği bir takım problemler elbetteki var. Birinci kuşak açısından bakıldığında dün dün de kaldığına göre, bizlerin ikinci kuşağı iyi anlamamız gerek. İkinci kuşak olarak bakılan gençler bugün olduğu gibi kabul edilmeyen tek kuşak belki de.
Birinci kuşak ile ikinci kuşak dediklerimiz arasındaki fark ortada .Öyle ise birinci kuşak olarak, ikinci kuşağı kendi değerlerimize uymasını beklememiz doğru olmasa gerek.
İkincisi de, karşımıza hep çıkan değerler, gelenekler, görenekler meselesi.
Birinci kuşağın, ailede gördüğü veya bizim değerlerimiz diye kabul ettiği noktalar var.
Bunlar öyle kabul ediliyor ve bunlara ikinci kuşağın, yani evdeki çocukların da uyması bekleniyor. Buna çocuklar uymadığı zaman evde sıkıntı oluyor. Kısacası, çocuklarımıza saygı ve sevgiyi hoşgörüyü birlik ve beraberliği aktaralım. Çünkü bunlar ikinci kuşak.
Kalın sağlıcakla…