Türkçe Lastik Gibi Midir
“Kamus namustur” der Cemil Meriç. Bir milletin kamusuna yani diline el uzatıldığı zaman o milletten eser kalmayacağını anlayabiliriz bu anlamlı sözden. Dil bir milletin yuvasıdır. Din, kültür, adetler, hayaller, gelenekler dil tarafından korunur. Bunun için “Türkçem, benim ses bayrağımdır” der Fazıl Hüsnü Dağlarca.
Siz bir milletin dilini değiştiriyorsanız bu o milletin kanını değiştiriyorsunuz demektedir. Bu nedenle “Türkçe giderse Türkiye gider” demiştir merhum Oktay Sinanoğlu.
Dilin önemini bilenler eğer düşman ise dil zayıflatmaya, dost ise dili tahkim etmeye çalışmıştır. Düşmanlıktan da Türkçemiz ziyadesiyle zarar görmüştür. Birçok insanın dilinde, hatta okumuş mürekkep yalamış, hatta ve hatta rektör olmuş kişiler Türkçenin bilim dili olmadığını çığıra çığıra söylemişlerdir.
Kayda değer bilimsel çalışması olmayan bazı bilim insanlarının Türk bilimine yaptıkları en büyük hizmet(!) Türkçe’nin özellikle İngilizce karşısında zayıf olduğunu ve bilme uygun olmadığını dillendirmek olmuştur.
Tabi bu savaşta birileri herkesin kalıbına, ağırlığına göre çiğnemeleri için sakız vermişlerdir. Sözü dinlenenler daha akademik ifadelerle vurmaya çalışmıştır. Ya sıradan halkın dilinde pelesenk olmuş dil vecizleri nedir?
“Türkçe lastik gibi bir dildir. Nereye çeksen oraya gider.” Bununla Türkçe’yi küçümseme, değersiz görme, basit ve ilkel olarak nitelendirme gayreti vardır. Bilerek veya bilmeyerek ülkem insanı bu hataya düşüyor ne yazık ki.
Ama gerçekte öyle mi? Kesinlikle değil.
Kültürler “yüksek bağlamlı” ve “düşük bağlamlı” olarak ikiye ayrılır. Düşük bağlamlı kültürlerde iletişim kesin, basit ve anlaşılırdır. Mesajlar görüldüğü gibi ifade edilir ve nettir.
Yüksek bağlamlı kültürlerde iyi iletişim ise karmaşık, incelikli ve katmanlıdır. Mesajlar satır aralarında söylenir ve okunur. Mesajlar daha çok ima edilir ve açıkça ifade edilmez.
Yüksek bağlamlı kültürlerin uzun ortak geçmişleri vardır. Genellikle bağlantı ağları nesilden nesile geçerek toplum üyeleri arasında daha çok ortak bağlam oluşturan, ilişki yönelimli toplumlardır. Binlerce yılık ortak tarihi ile Japonya, Türkiye gibi ülkeler yüksek bağlamlı bir kültürdür ve havayı okuma konusunda ustalaşmışlardır.
Buna karşın birkaç yüz yıllık ortak geçmişi olan ABD, dünyanın her yanından farklı tarih, kültür, dil ve geçmişlere sahip göç devletidir. Çok az ortak bağlamları olduğu için Amerikalılar birbirleriyle konuşurken çok açık ve net olmak zorundadırlar. Anlaşılır ve yalın olmayan iletişim biçimi ortak bağlam oluşturamadıkları için anlaşılmaz bir hal alır.
ABD, Kanada, zengin dil ve kültür çeşitliliğine karşın en kısa ortak tarihe sahiptir. Bu da ABD ve Kanada’nın düşük bağlamlı kültür olmasına neden olmuştur. Yanlışlıklara sebebiyet vermemek için iletişimde çok net ve açık olmaları gerekir.
Japonca, Hintçe, Türkçe, Çince gibi yüksek bağlamlı dillerde ise bir kelimenin nasıl ve ne zaman kullanıldığı çok önemlidir. Zaman ve şekil kullanımı aynı kelimenin farklı anlamlara gelmesinden ileri gelir ve bunu anlamak için o kültürde kadim bir geçmişin olması gerekir.
Örneğin Hintçede “kal” kelimesi hem yarın hem dün anlamına gelir. Hangi bağlamda kullanıldığını anlamak için bütün cümleyi içinde geçtiği anlam dünyası ile görüp okumalısınız.
Asya kültürlerinden olan Hindistan, Çin, Japonya, Endonezya gibi ülkeler kadim geçmişlere sahip olması nedeniyle mesajlar satır aralarında, ima ile doludur.
ABD, Kanada, Avustralya, Finlandiya, Danimarka gibi ülkeler ise daha düşük bağlamlı kültürler içindedir.
Türkçe, Türk kültürü de binlerce yıllık bir geçmişe sahip olması yanında birçok farklı kültür ve coğrafyada bulunmasından dolayı yüksek bağlamlı kültür kategorisi içindedir.
Hâsılı Türkçe’de kelimelerin “lastik” gibi ifade edilmesi aslında binlerce yıllık bir geçmişe vurgu yapar. Eğer kültür ve dil konusunda derinliğiniz varsa kelimeyi doğru zamanda doğru anlamda çok rahat kullanırsınız.
Türkçe’de “anlam her yöne gider, her tarafa çekilen manalar” diyerek küçümsemek aslında öğrenilmiş cehaletin terennümünden başka bir şey değildir.
Dilimiz üzerinden yapılan açık ve gizli manipülasyonlara asla pirim vermemek gerekir. Dilin sınırdaki askerden, gönderdeki bayraktan hiçbir farklı yoktur.