Subliminal tehlike; Kişinin bilinçaltına gönderilen gizli mesajlar -2-
Eğitim yoluyla çocuklarda bilinçaltı oluşturulması
Bilinçaltı mesajların, son yıllarda eğitimde de uygulandığı görüşü hâkim. Özellikle günümüzün siyasi iktidarının “Atatürk, Ulus ve Cumhuriyet” gibi değerlerimizi çocuklarımızın zihinlerinden silip atmak ve yerine başkalarını koymak için eğitim kitaplarında bazı değişikliklere gittiği biliniyor.
Bu konuda, Cumhuriyet Gazetesi yazarı Figen Atalay, 23 Eylül 2013 tarihinde kaleme aldığı “Birinci sınıf Cumhuriyet’siz!” başlıklı dikkat çekici yazısında, 4+4+4 eğitim sistemi ile ilgili olarak hazırlanan bir rapordan bahsediyor. Yazının tamamını; http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=443080&kn=22&ka=4&kb=22 linkinden okuyabilirsiniz.) Burada kısa bir bölümü paylaşmak istiyorum:
“İlkokul 1. Sınıf Uyum ve Hazırlık Çalışmaları kitaplarındaki etkinlikler ve görsellerin büyük bir çoğunluğu, 60-72 aylık çocukların bilişsel, duyuşsal ve psikomotor gelişim düzeylerine uygun değil. Bazı etkinlik içerikleri bilimsel olarak doğru değil, bazı görsellerde olumsuz örtük mesajlar var. Ulusal değerler yok. ‘29 Ekim’ (Öğrt. K., s.80) ve ‘29 Ekim’i Kutluyoruz’ (Öğrt. K., s.80) etkinliklerinde 29 Ekim tarihinin anlamına ve önemine değinilmemekle birlikte ‘Cumhuriyet’ veya ‘Cumhuriyet Bayramı’ kavramlarına da yer verilmediği dikkat çekiyor. Ayrıca söz edilen etkinliklerin yönergelerinde bu önemli tarihin çocuklar tarafından içselleştirilebilmesi için herhangi bir yönlendirme bulunmuyor.
Benzer şekilde, ‘Atatürk’ (Öğrt. K., s.81) ve ‘Fotoğraflarla Atatürk’ (Öğrt. K., s.123) etkinlikleri için Öğretmen Kitabı’nda ve Öğrenci Kitabı’nda Atatürk fotoğrafına yer verilmemiş.
Kitapta yer alan bazı görsellerde ise şiddet içeren çizimler kullanılmış. ‘Oyun Oynarken’ (Öğrt. K., s.31) etkinliğinde kullanılan çizimde birbirine taş atan çocuklar ve ‘Problem Çözüyorum’ (Öğrt. K., s.37) etkinliğinde de kavga eden iki çocuk görülüyor.”
Bu rapora göre ilköğretim çocuklarına, Subliminal mesaj uygulanmış olmuyor mu?
*
Bütün o yazılanlara, çizilenlere ve hayal gücünü zorlayan görüntülere bakarak net bir gerçeğe ulaşmamız mümkün olmasa bile, bilinçaltımızın tehlike altında olduğu gerçeğini kabul etmemiz gerekiyor. Özellikle de iki süper güç ABD ve Rusya’nın bu konuda ciddi anlamda çalışmaları olduğu biliniyor.
Subliminal mesajların ağrılıklı olarak reklamlarda uygulanması tüketimi arttırmaktan başka bir sıkıntı yaratmaz. Görsel ve işitsel uygulamalar daha ziyade tüketicilere yönelik. Yaratılan uygun ortamlarla insanların alışveriş yapmaları özendiriliyor. Siyasi bir araç olarak kullanılması ise telafisi güç durumların meydana gelmesine sebep olabilir.
Bu olumsuzluklardan geri dönüş yapmak her zaman için mümkündür ancak ahlâki değerlere yapılan saldırılar bir toplumun çöküşüne neden olur. Diziler de ve filmlerde bir oyucunun kolundaki x marka saate bakması, x marka cep telefonu ile konuşması, x marka çikolatayı yemesi ya da x marka bir içeceği içmesi… Bunların hepsi insanlarda o an için bir alış veriş yapma ya da yeme içme isteği uyandırıyor. Bunlar tamam da, ya o dondurma ve çikolata reklamları..? En masum reklamda bile işlenen cinsellik temaları..?
Yetişkinler olarak yeme-içme ya da diğer isteklerimizi bir şekilde dizginleyebiliriz. Ancak çocukların hedef haline gelmesini engellemek için ebeveynlerin bu konuda ciddi anlamda bilgilendirilmeleri gerekiyor.
İnsanların istemediği bir olguyu farkında olmadan dayatmaya çalışmak doğru olmadığı için 55 ülkede yasaklanmış. Ülkemizde de tüketici haklarını korumak için yürürlükte olan 3984 sayılı yasanın 20. maddesi gereği bu türlü reklamların yayını yasaklanmış. Ancak medya kuruluşlarımızın bu yasağa ne kadar uydukları tartışılır… Üst kurul RTÜK’ün ise içki ve sigara görüntülerini ‘buz’lamaktan, Kemal Sunal’ın repliklerini ‘bip’ lemekten başka bir çalışması var mı bilemiyoruz…
Sonuç olarak, bilinçaltı mesajlarının, insanların isteği dışında, günümüzün teknolojik ortamlarında yaygın şekilde kullanıldığı bir gerçek. Yani bir bilinçaltı tehlikesi mevcut. Bir başka gerçek ise bu mesajların, özellikle de çocukların zihinlerinde yer almasının doğuracağı olumsuz sonuçlar. Bu sonuçların toplumsal yapımızda yaratacağı tahribat.
Bu nedenle de ebeveynlerin çocuklarının izlediği, dinlediği ve okuduğu kitaplara çok dikkat etmeleri gerekmektedir. Çocukların uygun ortamlarda gerekli ahlâki değerlerle ve sorumluluk bilinciyle yetiştirilmesi, bu tarz mesajların algılanmasını, algılansa da uygulanmasını engelleyecektir. Hal böyle olunca da, yetişkin çağlarında, bu çocukların bilinçaltlarına hiçbir şekilde müdahale edilemeyecektir.
“Allah, aklını kullanmayanların üstüne pislik yağdırır.” Yunus suresi, 100. Âyet
En değerli varlığımız olan beynimizi koruyalım. Toplumsal sağlığımız, bireysel olarak beynimizi ve düşünce sistemimizi korumaktan geçer.