Neler oluyor bize…?
“Bana neden yan baktın” diye işlenen cinayetleri, bıçaklı ve silahlı saldırıları, sudan bahanelerle annesini, babasını, kardeşini veya evladını öldürenleri herkes gibi inanın anlamakta zorluk çekiyorum..
Neler oluyor bize…?
Daha 3 – 5 yaşındaki olan çocuklara tecavüz edenleri, Çocuk yaştaki kızlarımızı evlenme vaadi ile kandıranları, Sudan bahanelerle karısına veya çocuğuna şiddet uygulayanları, inanın anlamakta zorluk çekiyorum.
Neler oluyor bize…?
Bırakın geceyi güpegündüz, postacı, elektrikçi, su, doğalgazcı, icra memuru veya vergi memuru adı altında evlerin kapısını açtırarak zorla içeri giren, hane halkını etkisiz hale getirerek birikimlerini alan, gerektiğin de gözünü kırpmadan onları öldürebilenleri inanın anlamakta zorluk çekiyorum.
Neler oluyor bize…?
Araçlarıyla ölüm saçan trafik magandalarını, rastgele sağa sola silah atanları, bunu yapan parlamenterleri yani, saymakla bitmeyen, insanları sokağa çıkmaktan korkar hale getirenleri inanın anlamakta zorluk çekiyorum.
Yani insanın insana haksız ve sebepsiz yere yaptıklarını bir türlü hiç anlamakta zorluk çekiyorum.
Yukarıda saydıklarımı ve daha nicelerini hemen her gün gerek görsel, gerekse yazılı basında içimiz burkularak okuyor ve görüyoruz. Ve inanıyorum ki, bu tür haberleri okudukça, seyir ettikçe insanların vicdanları sızlıyordur.
Tüm bu yaşanılanlar her ne kadar ekonomik kriz etkileridir dense de asıl olan bir şey vardır ki o da aramızdaki insan sevgisinin ortadan kalkmasıdır. Toplum içerisinde birbirimize karşı sevgi ve saygımız maalesef kalmadığı apaçık ortada…
Maalesef biz, saygı ve sevgiyi genlerimize kadar aşılayan gelenek ve göreneklerimizi unuttuk.
En büyük değerimiz olan İslamiyet’i bağnazlığa ve hurafelere boğup, gerçek İslamiyet’ten uzaklaştırarak, toplumumuzu ondan soğuttuk.
Bugün;
Ceza Hukukumuzun yeterince caydırıcı olamadığı gibi, bir de buna mahkemelerdeki iş yoğunluğu ve bürokratik nedenlerin eklendiğinde davaların sonuçlanmasının geciktiğini
hemen hepimiz biliyoruz. İşte bu yüzden “geciken adalet adalet değildir” düşüncesi toplumumuza hâkim olmaktadır.
Ya, yasalarımızdaki çeşitli indirimler ve iyi hal kuralları, mahkemece verilen cezaları hafifletmekte, cezalar ise caydırıcılık özelliğini tamamen kayıp etmektedir.
Hani bu tür olaylardan sonra halk arasında söylenen bir söz vardır, “Allah sonumuzu hayır etsin” diye, Bu dileğe katılmamak mümkün mü? Tüm insanların bir birine saygı ve sevgi beslediği bir Türkiye dileğiyle…