Site Rengi

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C
İstanbul
°C
°C
°C
°C
°C

Haddini bilmek!

REKLAM ALANI
17.09.2019
456
A+
A-

Hayatın tüm alanlarında geçerli bir kavram olan haddini bilmek, herhangi bir konuda kendi konumunu bilip görüş belirtme, ona göre tavır koyma durumudur.

Toplumda bir de ahkâm kesmek vardır. Ahkâm kesmek, yapılan işi anlamadığı ya da bilgi sahibi olunmadığı halde kesin hükümlerde bulunmaktır. Ahkam kesmesi genelde merakından kaynaklanmaktadır. Bu tanımları uzatmadan isterseniz konuyu bir öyküyle aydınlatayım siz değerli okurlarıma;

ARA REKLAM ALANI

Ülkenin tanınmış ressamı, kendisini yetiştiren ressam hocasıyla yaşadığı bir olayı şöyle anlatıyordu: 

Hocam bir gün bana “Sen ileride ünlü ve iyi bir ressam olacaksın” dedi ve benden bir resim yapmamı istedi. Yaptığım tabloyu hocama götürdüm. Hocam, tabloya baktı ve çok beğendiğini söyledi ve şöyle dedi:

— Bakalım bu tablonu halk da beğenecek mi? Sen şimdi bu tabloyu al ve şehir meydanında uygun bir yere as. Altına bir levha, yanına da kırmızı bir kalem koy. Levhaya da “Bu resmin beğenmediğiniz yanı varsa lütfen oraya “x” işareti koyun diye bir de not yaz”

Hocamın bütün dediklerini yaptım ve bir hafta sonra hocama yaptığım tabloyu tekrar götürdüm ama gerçekten çok utanmıştım. Çünkü tablonun her yerine “x” işareti koyulmuştu.

Hocam’a utana sıkıla;
— Hocam halk resmin hiç bir yerini beğenmemiş, deyince hocam bana;

— Resmin kırmızı kalemle işaretlenmiş yerlerini sil ve tabloyu tekrar şehir meydanında aynı yere as. Tablonun yanına bu kez boya ve fırça bırak. “Bu resmin beğenmediğiniz yerleri varsa, elinizin altındaki boyalarla fırçaları kullanarak düzeltin diye yaz” dedi. Yine hocamın dediğini yaptım ve bir hafta sonra tabloyu astığım yere gittim ve tablo aynı bıraktığım gibi duruyordu. Tabloyu bu sefer hocama sevinerek götürdüm.

Sevinçli halimi gören hocam bana şöyle dedi:
—İnsanların eline fırsat verildiğinde, hiç bir şey bilmedikleri konular üzerinde bolca ahkâm keserler, değerlendirme yaparlar, hatta acımasızca eleştiriler ve bilgi sahibi olmadan yargıda bulunurlar. Üstelik insanları yargı merci olarak görürsen eğer, işte o zaman sürekli hayal kırıklığına uğrarsın. Bak gördün insanlar önce resmini “x” işaretiyle doldurdular. Çünkü bunu yapmaları gayet basitti. Hiçbir şey bilmeleri gerekmiyordu.

Kendilerine sunulan fırsatı değerlendirdiler. Tabloyu ikinci kez şehir meydanına astığında onlardan yanlışı düzeltmelerini tekrar istedin ama gördüğün gibi hiç biri cesaret edemedi. Çünkü yanlışı bulmak ve düzeltmek bilgi ister. Resimden anlamadıkları için bilgisizliklerini sergilemekten kaçındılar.

Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşım işini icra etmek için bir şirkete gittiğinde, orada yetkisi olan fakat hiçbir bilgisi olmayan insan tarafından acımasızca eleştirildiğini söyledi bana.
Fakat orada tesadüfen öğrendiği bir şey vardı, o da, o ahkâm kesen insanın kendi yaptığı işi ile ilgili eğitim diplomasının olmamasıydı. İşte işin acı tarafı da bu değil mi?

Herkes kendi alanında bir bilgi çalışanı olabilir, ancak herhangi biri her ne kadar bir doktorun yanında çalışıyor olursa olsun o çalışan asla muayenehane açamaz. O insana halkın sağlığı ile oynamasına müsaade etmezler, etmemelidirler de…

Bu satırları yazarken beni yetiştiren değerli hocalarımın sözlerini anımsadım birden. Hocalarım bana, işini yaparken sanatını asla bilgisizlerin takdirine sunma. Kendini onların yargısına bırakma. Yaptığın her şey senin bilginin, becerinin, birikimin, aldığın eğitimin, çalışma ve çabalarının ürünüdür. Son derece kıymetlidir, demişlerdi.

Abraham Moslow da konuyla ilgili şöyle diyor;

“Kendi kendisiyle barış içinde yaşamak istiyorsa bir müzisyen, müzik yapmalı, ressam resim yapmalı, şair ise şiir yazmalı”

REKLAM ALANI
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.