Ekonomi ve Büyük Resim
Geçtiğimiz hafta içinde Başbakan yardımcısı Mehmet Şimşek ekonomik sıkıntıdan ve büyük resimden bahsetti. Cumhurbaşkanı ise Kandilli Rasathanesinde “Depremin yıkıcı etkilerine karşı hazırlık yapmış olacağız aksi takdirde bu süreçten zararlı çıkmamız kaçınılmaz hale gelecek dedi”. Bu sözü deprem gerçeği için değil, erken seçim ve ekonomi bahsinde değerlendirirken söyledi!
Bana göre siyaset tüm sosyal bilimlerin bileşkesidir, o yüzden ekonomi ve büyük resim ister istemez siyasetin konusuna girer!
Siyaset, ideal için, millet için ve hakikat için; doğru söz, doğru üslup ve doğru adamlar ile yapılır. Siyaset, en basitinden, devlet işlerini yürütme sanatı olarak; mutlak hâkimiyetin Rabbe ait olduğunu bilerek, düzen ve istikrarı temin etmek, adalete riayet etmek, toplumu ıslah etmek ve toplumsal değerleri korumak, sosyal adaleti sağlamak, açık şeffaf ve alçakgönüllü bir yönetim sergileyerek kanun hâkimiyetine ve adalete riayeti sağlamaktır.
Siyaseti batı dili ile okuyup, oy çoğunluğu ile haklı olmayı karıştıranlar ve ekonomiyi batı dili ile okuyup borcu bile büyüme zanneden, faizi dünya gerçeği gören anlayış yüzünden, ne siyasi ne de ekonomik olarak bir inkişaf sağlanmadığı gibi daha da bir yozlaşamaya gidilmektedir.
O yüzden Ebu Zer (r.a.) gibi konuşup Karun gibi yaşamak artık rutin haline gelmiştir. Eski bir vekil ve köşe yazarı vekil adaylarına milletin adamı nasıl olunur değil nasıl millet kandırılıp göz boyanır onu anlatmayı görev addetmiştir!
İkibinli yıllara geldik, hala batı menşeli altmışlı yılların jargonu olan sağ ve sol diyerek, büyük resimde kapitalizm ve Siyonizme hizmet edildiğini, büyük iddialarımızdan ve ideallerimizden vazgeçildiğini göremiyor ve hala sıkılmadan büyük resimlerden bahsedebiliyoruz.
Kendi medeniyet dünyamızda, toplumsal sınıflar olmaması gerekirken burjuva ve aristokrat yetiştirip toplumsal düzen kurabileceğimizi zannediyor, milletine hizmet eden garson devlet anlayışı yerine bürokratik ve otoriter yaklaşımlar sergileyerek batı menşeli devletçiliğe kayıldığını göremiyoruz!
Niyetler iyi olsa da zihin dünyasını besleyen düşünceler farklı olunca tercihler değişiyor!
Mevcut durumun analizini GZFT(Güçlü, zayıf, faydalı yönler ve tehditler) ve PEST (politik, ekonomik, sosyal, teknik) düzeyinde yapacak olur isek lafla peynir gemisi yürümediğini, amellere bakacak olur isek niyetten de şüphe edilmesi gerektiği maalesef ortaya çıkmaktadır!
Faiz lobisine savaş açıldığı beyanı var ve bu beyana rağmen faizin kalesi olan bankalar kazanmaya devam ediyor ise, gelinen noktada, hala sıcak para denen kapitalist ve Siyonist kaynaklı paraya ihtiyaç duyuluyor ise altmışlı kafanın sağı olsan ne yazar, solu olsan ne yazar. Faizcinin, sağı solu olur mu?
Sıcak parayı Arap sermayesi diyerek meşrulaştırdığını zannedenler o sermayenin de kapitalist ve Siyonist para akışına dayalı büyük resimdeki yemleme olduğunu unutup, alttan ısıtılan suyun içinde gevşeyerek kımıldayamaz hale getirilişmiş kurbağaya dönmüşlerdir!
Üretim kaynakları daralmış samanın bile ithal edilir hale getirildiği bu dönemde her şeyden önce tüketim kısılarak tasarruf yoluna gidilmelidir. Batı kaynaklı öğretiye dayalı, binada, arabada, lükste itibar aramaya son verilmelidir.
Kaydi para sistemine izin verip faize savaş açıldığını söylemek gerçekten komedidir! Bazı kişilerin bu kaydi paralar ile iş yapmasını sağlayıp, spekülatif kazançlar sağlanması, borçların bazı kişilere özel uzatılması günü kurtarıp geleceğe ipotek bırakılması demektir.
Üretim kaynakları emek, sermaye ve doğa ise ülkemizin üretim yapamaması için tek sebep sermaye gözükmektedir! Sermayeyi düzgün ve planlı olarak kullanır isek bunun da çok sorun olmadığı görülecektir. Mesela 3. Köprü parasını bu millet, gelir ortaklığı şeklinde rahatça karşılayabilirdi!
Bu parayı faizli olarak dışarıdan alanlar; büyük resimde nokta olarak gözükmeyi içine sindirip, kendi resimlerini çizme cesareti taşıyamayarak, büyük resmin çizilmesi ile büyüdüğünü zanneden zavallılardır.
Bu anlayış ile isteseler de faiz ile baş edemeyecek, borcu büyütecek, bildikleri halde büyük resmin vahşi batı denen Siyonizm ve kapitalizm olduğunu acı ile göreceklerdir. Birileri değişip dursa da onlar değişmiyor, medeniyetlerinin izini sürüyorlar.