Düşmek lezzet mi?
Bir çok insan film seyretmek için Sinema Salonu’nun açılmasını bekliyordu. Diğer tarafta ise iki genç aralarında okulda yaşadıkları sorunlardan konuşuyorlardı.
Gençlerden biri, “Tamam, okul birincisi olduğunu anladık. Ne var bu kadar kendini derse vermeye? Yoksa gözden mi düşmekten korkuyorsun” dedi arkadaşına.
Arkadaşının sözlerine kızan genç ise öfkeyle; “ Ayağına bir çelme takarsam düşmeyi o zaman görürsün” dedi.
Sinema Salonu’nun açılmasını bekleyen kalabalıktan biri ise elindeki gazeteyi yanındakine göstererek; “Baksana adama gazetelere düşmüş lan!” diye seslendi.
Yanındaki ise gazetelere düşmek hapse düşmekten iyidir diye cevap verdi. Bir başka köşede ise elindeki şeker yere düştü diye bir çocuk ağlıyordu.
Yolda giderken dilencilere de rastlarız bazen. Hele bir de sakat, özürlüyse dilenci şöyle deriz;
“Allah sevdiğinden elden ayaktan düşürmesin” deriz ama dilencinin kurnazının dua psikolojisiyle, çok para kazandığına da şahit olmuşuzdur yaşamımızda. Bunları daha da çoğaltabiliriz elbet.
Ama burada düşmek kelimesinin hep öne çıktığını görüyoruz. Hepimiz düşmeyi belki de korkunç görürüz. Milletin gözünden düşmek, ya da iktidardan düşmek gibi.
Türk dilinin köklerine baktığımızda öyle şairlerimiz var ki, kelimelere lezzet katarak kullanır. Örneğin divan edebiyatında Fuzuli düşmek kelimesine lezzet katarak özellikle Leyla ile Mecnun’da çok kullanmıştır.
Mecnun Leyla’nın artık okula gelemeyeceğini anlayınca hıncını okuduğu harflerden alır. Leyla’nın narin vücudu gibi ince zarif olan “elif” harfine der ki;
Düş ey Elif istikametinden, Şer me eyle bu kadd-ü kametinden
Ey elif harfi boyundan posundan utan! Doğruluğundan düzgünlüğünden düş! Anlamındadır.
Aynı eserde düşmeyi yola koyulmak anlamında da kullanmış.
“Sahraya düşüp güneş misali
Tenha yürür oldu laübali”
Güneş gibi çöllere düştü. Yalnız başına perişan yürümeye koyuldu. Anlamındadır.
Fuzülü kelimeleri, renkleri de renkler, ışıklar gibi kullanır. Örneğin insan yüreğine “Od düşmek” sevmek, aşık olmaktır.
Bir gazelinde;
“Düşdü od canıma ey tende olan peykar”
Ey sevgilinin, yüreğime saplanan bakışlarının okları! Canıma ateş düştü. Anlamındadır.
Yahya Kemal “Düşmek” kelimesini şiirlerinde dalmak, ümitlenmek, bir acıdan bir zevke kaymak anlamında kullanmıştır.
“Düşülür bir hayale zevk alınır;
Belki hala o besteler çalınır”
Ahmet Haşim “Düşmek” kelimesini “Bir Yaz Gecesi Hatırası’nda Düşmek, ay ışığının toprağımıza sihirli bir tesirli bir güzellikle “aksi”dir.
“Oklar gibi saplanmada kalbe
Düştükçe semadan yere mehtap”
Cenab Şahabettin “Düşmek” kelimesini anne dizine sevgili dizine düşmek olarak bir şiirinde kullanmıştır.
“Düşüp üstünde ağlamak isterim,
Söyle ey Tanrı, dizlerin nerede? “
Şairlerimizin bu yazıların üstünden asırlar geçse de, birçoklarımız bilir ne anlama geldiğini.
Belki okuyucularımı sıkmış olabilirim Divan Edebiyatına ve Türk Dil Edebiyatına gitmekle. Fakat ne yapayım okuyucularımı incitmeden, küçük düşürmeden düştüm, düşmenin peşine…