Dernek ve Dernekçilik
Bu başlıkla 2010 yılı sonunda bir yazı yazmış idim. Güncelliğini koruduğu ve bazı hatırlatmaların yapılması adına bu yazıyı yazma gereği hâsıl oldu! Merak edenler “DERNEK VE DERNEKÇİLİK” yazımı 2013 yılı Şubat ayında yazdığım “SOSYAL ATMACALAR” başlıklı yazım ile birlikte okur ise bu yazıyı daha iyi yorumlayabilir.
Dernek ve dernekçilik kuruluşu ve çalışma yöntemleri kanunlarca belirlenmiş gönüllülük ilkesine dayalı çalışma örgütlenmeleridir. Dernekçiliğin kanuni tanımlamasında olduğu gibi bilgi ve çalışmaların sürekli yapılması zorunludur.
Bu sürekliliğin olabilmesi için dernekçilik yapan kişilerin sürekli buralara vakit ayırabilecek kişilerden seçilmesi gerekir. Bu tür kişiler vakit ve nakit rahatlığına haiz olmalıdır. Bunun yanında bilgi ve birikim olarak ta orayı doldurmalıdır.
Yoksa boş adamların boşluk doldurma adına koltuk işgal ettiği yerler olursa sadece sıradan ve boş işlere vakit harcanmış olur. Boş iler için de dernekler kurulur! Üyeler memnun ise dışarıdan gereksiz zorlamalara ve dayatmalara da gerek yoktur, dernek devam eder gider.
Vasıf ve donanım olmadan kendi derneğinde kendi yağı ile kavrularak bir şeyler yapılabilir. Ama topluma açılıp, büyük denizlere açılma hâsıl olduğu zaman oradaki birikimler yeterli olmayabilir. Bunun için dernek yöneticisi gelişime açık olmalı, sürekli kendini geliştirebilmelidir.
Alwin Toffler’in dediği gibi: “21. Yüzyılın cahilleri, okuma yazma bilmeyenler değil; okumayanlar, öğrendikleri yanlış bilgileri değiştiremeyenler ve yeniden öğrenmeyenler olacaktır.”
Bu ülkede, cami derneğinde bile, cami imamı ile dernek yönetimi arasında sıkıntı olduğu nadiriyetten değil ekseriyetten bir durumdur. Bu gerçeği bilerek üst çatı yönetimlerinde her türlü değişik insan tipine hitap ettiğini bilerek kapsayıcı bir dil kullanılmalı, etkinlik yapma adına her etkinliğe girilmemelidir. Her yörenin tadı ve kokusu farklıdır!
Sosyal Atmacalar yazımda yazdığım gibi: “ Sosyal problemler çok olunca buna çözüm üreten palyaçolarda çoğaldı. Sosyal projelerin bini bir para, her kes bir sosyal proje atıyor ortaya. Hele parası cebinden çıkmadan atılan projelerin değmeyin keyfine.” Dernekçinin yapacakları bellidir! Dernekçilik yapmadan insanların sıkıntılarını bilmeden sorunlarını çözmeden dernek ve dernekçiliği bitirmek yok saymak atmasyonculuktan başka bir şey değildir.
“STK her şeyden önce sivil anlayışı, oda bağlantısız olmayı, birinin değneği ve stepnesi olmamayı gerektirir.” Siyasi görgüsüzler maalesef; sosyal etkinlikleri, siyasi çıkarlarına, şahsi hırslarına ve kaprislerine hizmet etmeye vesile ediyor ve zaaf içinde olan kişiler sesini çıkartmıyor, etkinlikleri hangi vekil ya da bakan çağrılsın da ona gerdan kırılsın mertebesine çeviriyorlar ise, gün kurtarılmış olur ama uzun vadede kaybeden dernekçilik ve hizmet etme anlayışı olur.
Ederinden fazla değer soytarıyı kral eder, testide ne varsa dışına o sızar. İnsanlar nasıl konuşulması gerektiğinin dersini alır da ne zaman susulur onu öğrenmezler. Susmak büyük erdemse de haklı olduğunda kimseye boyun eğmemek daha büyük erdemdir. Erdem eksikliği siyasette anlam bulsa da dernekçilikte çok anlamsız kalır! Çünkü kuruluş tipi olarak dernekçilik daha bir gönüllülük esasına dayanır.
Dernekçilik ve siyaset vatandaşa hizmet etme, ülkeyi geleceğe taşıma yollarından biridir. Bunlar bal ve sirke gibi yararlı ve doğal oluşumlardır. Bal ve sirke nasıl insan bünyesine faydalı ise dernek ve siyasi partilerde toplumsal yapıya faydalıdır. Burada dikkat edilmesi gereken husus; bal doğal mı, hormonlu mu, sirke keskin mi değil mi, maya tutup sarhoş ediyor mu meselesidir. Bir diğer hususta bal ve sirke aynı anda kimseye tat vermez! İnsan ya dernekçiliği ya da siyaseti tercih etmeli aynı anda ikisini bir arada götürme derdinde ya da dernekçiliği siyasete geçiş aracı olarak kullanmamalıdır. Doğal süreç onu oraya yöneltirse sıkıntı olmaz, lakin amaç ve araç denklemi bozulursa dernekçilik siyasete basamak edilirse er veya geç sıkıntı doğacaktır.
Daha önceki yazıda yazdığım gibi bitireyim: “Dernek demek örnek demektir. Dernekler örnek insanlar ile anlam ve değer kazanır. Dernek sadece başkan ile anlam kazanmaz. Derneklerimize örnek insanları alıp örnek hareketler sergileyelim.”