23 Nisan’ın düşündürdükleri
Tarihimizde unutulmayacak olan önemli bir günün yıl dönümünü kutladık. Bu, 23 Nisan 2009 yani Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM)’ açılışlının ve çalışmaya başlamasının yıldönümü…
Bugün, 23 Nisan 1920 Türk Milletinin yönetilen durumdan kurtulup yöneten durumuna geçiş tarihidir.
23 Nisan 1920 Türk Milletinin bir ailenin hüküm sürdüğü ve hangi özellikleri taşırsa taşısın mutlak olarak babadan oğla geçen devlet yönetimi yerine, Milletin kendi hür iradesi ile seçtiği kişilerin ülkeyi yönetmeye başladığı çağdaş, demokratik sisteme geçişin başlangıç günüdür.
Bugün, 23 Nisan 1920 Türkiye Cumhuriyetinin temellerinin atıldığı gündür.
23 Nisan 1920 bir ulusun, tüm yokluklara rağmen, birleşerek neleri başarabileceğinin ispatlandığı gündür.
23. Nisan 1920’de açılan Meclisteki üyelerin tek bir hedefi vardı o da Türk Milletini Misak-Milli sınırları içinde hür ve bağımsız yaşayabilecek bir ortama kavuşturmaktı. Bunun için, ülkenin her yöresinden gelen Milletvekilleri el ele vermiş, tek bir yürek, tek bir yumruk gibi hareket ederek, en kısa sürede, hem de yokluklara, güçlü karşı koymalara rağmen arzu ettiği başarıya da ulaştığı gündür.
Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sloganına uygun olarak Türk Ulusunu kurtarma yolunda gece gündüz demeden çalışmış ve milletten aldığı güçle tüm zorlukların üstesinden gelmesini bilmiştir.
Türkiye Cumhuriyetinin temellerinin atıldığı bu günü Büyük Önder çocuklarımıza bayram olarak hediye etmiştir. Bu Büyük Önderin, Türk Milletinin geleceği olan çocuklara ne kadar değer verdiğini gösteren en önemli göstergedir. Dünya yüzünde çocuklarına bayram hediye etmiş başka bir lider olmadığı gibi, çocuklarının bayram sahibi olduğu başka bir ülke de yoktur. Bu da Atatürk’ün büyüklülüğünü ve bu bayramın değerini bir kat daha arttırmaktadır.
Aradan geçen 89 yıla baktığımızda TBMM’ nin çalışmalarına askeri müdahalelerle ara verildiğine şahit oluyoruz. Bunlardan biri 27 Mayıs 1960 askeri darbesi, bir diğeri de 12 Eylül 1980 askeri darbesidir. Arada bir 12 Mart muhtırası ile yapılan müdahalelerdir.
Bu gün birçok politikacının ve siyasetle uğraşanların karşı çıktığı, tenkit ettiği bu darbelerin nedeni ve darbelere zemin hazırlayan yine politikacılar değil mi?
Elbette ki, demokrasi vazgeçilemeyen en çağdaş bir yönetimdir. Ve bu tür müdahaleler asla savunulamaz ve savunulmamalıdır da.
Ancak bu müdahalelere 27 Mayıs 1960 öncesinde olduğu gibi ya demokrasiyi yanlış anlayan veya yanlış uygulayan politikacılar, 12 Mart ve 12 Eylül öncesinde ülkenin içinde bulunduğu büyük kaos’a rağmen, demeçleri ile adeta olayları destekleyerek zemin hazırlamadılar mı?
Hâlbuki 23 Nisan 1920 ve onu takip eden ATATÜRK dönemi politikacılarının anlayışı ile el ele verseler ve ülke sorunlarını çözme de demokrasinin sağlıklı gelişip büyümesi yönünde birlikte çalışsalardı bu askeri darbeler olur muydu? Elbet’ teki olmazdı.
Umarım yeni nesil bu tarihi olaylardan ders alır. Ve gelecekte ülkemizi ve milletimizi sağlıklı bir demokrasi ye kavuştururlar.
Umarım, yarınlarımız olarak gördüğüm çocuklarımız, Atatürk ilkeleri çerçevesinde hep birlikte el ele vererek tek bir vücut olup onun izlediği yürüyerek, yine o’nun hedef gösterdiği çağdaş medeniyet çizgisinde en üst seviyeye ulaşırlar. Ulaşacaklarına olan inancım ise tamdır.
Tüm çocuklarımızın ve Türk Milletinin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını gönülden kutluyorum.
Bu günleri bizlere yaşatan başta Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere tüm 23 Nisan 1920 Meclisi ve bunu takip eden o sıkıntılı günlerin üyelerini, bu günlerimiz için canlarını, kanlarını hiçe sayan tüm şehit ve gazilerimizin manevi huzurunda mine, şükran ve saygı ile eğiliyorum. Ruhları şad olsun