Site Rengi

DOLAR 32,5467
EURO 34,9817
ALTIN 2.420,36
BIST 9.722,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 20°C
Az Bulutlu
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cum 19°C
Cts 17°C
Paz 19°C
Pts 19°C

Kral Çıplak Diyen Bilge Kral Aliya

REKLAM ALANI
12.09.2019
387
A+
A-

“Ben bir Müslümanım ve öyle kalacağım. Kendimi dünyadaki İslam davasının bir neferi olarak telakki ediyorum ve son günüme kadar da böyle hissedeceğim. Çünkü İslam benim için güzel ve asil olan her şeyin diğer adı; dünyadaki Müslüman halklar için daha iyi bir gelecek vaadinin ya da umudunun, onlar için onurlu ve özgür bir hayatın, kısacası benim inancıma göre uğrunda yaşamaya değer olan her şeyin adıdır.”

>Bu sözler bugün (19 Ekim 2003) ölüm yıl dönümü olan merhum Aliya İzzetbegoviç’e aittir.

ARA REKLAM ALANI

İnanmış, inandığı gibi yaşamış ve inanç ve yaşamının gereği ve doğal sonucu olarak iz bırakmış bir insan Aliya İzzetbegoviç.

Şüphesiz dünya birçok lider görmüştür. Dünyada iz bırakmış, çağların gidişatını değiştirmiş liderler, yaptıkları ile her zaman konuşulmuş ve değerlendirilmiştir. Avrupa kültür ve medeniyeti de yüzerce tarihi şahsiyet, devlet adamı yetiştirmiştir.

Ancak Avrupa kıtasının kültür ve medeniyet anlayışının bir gereği olsa gerek Avrupa’nın iz bırakanları, kendi türleri (!) dışındaki bütün milletleri sömürmek ve yok etmek için derin motivasyonları olmuştur.

Ortaçağ’da Avrupa insanlık değerlerini yok etmek için ne ise yirminci yüzyılda da, yirmi birinci yüzyılda da odur. Avrupa kendi ikbali için yok etmeye programlı bir kıtanın adıdır.

Hitler gibi kendini Tanrı yerine koyan ve tarihe hükmetmek isteyen bir şahsiyeti çıkaran Avrupa kültürüne karşı Osmanlı kültür havzasında yetişmiş bir ailenin ferdi olarak Aliya şöyle haykır:

“İnsanlar tarihe hükmedemezler. Tarihe, Allah hükmeder ve O ne derse, o olur… İnsanlar tarihi yönetemezler. Bunu ne siz yapabilirsiniz, ne de Napolyon, İskender gibi mağrur liderler. Bunu ancak Allah yapar. Bu böyledir.”

Aliya sadece bir devlet için bağımsızlık savaşı veren bir komutan değildir. Aliya Avrupa’nın çirkinliğini Müslümanca bir duruşla Avrupa’nın ortasında haykıran bir düşünce adamıdır aynı zamanda.

Avrupa’nın ortasında yaşanmış en büyük vahşete tanıklık etmiş bir milletin evladı olan Aliya, Batı medeniyetine adeta “Kral çıplak” demiştir.

Sırf Müslüman oldukları için en vahşi biçimde katledilen Boşnaklara karşı ses çıkarmayan, tam aksine katliama açık ve örtülü destek veren Avrupa-Vatikan denklemine karşı Aliya, kendi öz değerleri ve doğruları ile yani İslam ile karşı bir duruş sergilemiştir.

“Bizler insan olmaya ve insan kalmaya çalıştık ve başarılı olduk. Ancak bunu onlardan (Sırplardan) dolayı yapmadığımızın altını çizmeliyim. Kendimizden dolayı insan kalmaya çalıştık, onlardan dolayı değil. Onlara hiçbir şey borçlu değiliz. İnsan olmak ve insan kalmak, Allaha ve kendimize karşı sorumluluğumuzdur. Onlara karşı değil.”

Onlarla bizi kesin çizgilerle ayıran bu ifadeler her iki medeniyetin beslendiği kaynak itibariyle de oldukça önemlidir. Müslüman olmaktan gurur duyan bir insanın insani duruşu ile yine Hristiyan olmaktan gurur duyan ve bütün vahşetini bu inançla besleyen bir medeniyetin duruşunu görmek açısından önemli bir farkındalık kazandırmıştır Aliya.

Aliya elbette salt Batı ile yüzleşerek bir hayat mücadelesi vermemiştir. Aliya daha çok İslam âlemi için bir şeyler ifade etmelidir. Aliya, iki yüz yılık bir durgunluğa ve öz güven kaybına karşılık ayağa kalkan, kendine gelen bir duruşun da resmidir.

Aliya İzzetbegoviç, İslam dünyasının muhtaç olduğu insan tipine de dikkat çeker bu bağlamda. O Allah’a itaati koşullandırırken, zulme, haksızlığa karşı isyan edecek insan tipine de dikkat çeker. O her şeye kayıtsız ve koşulsuz itaat eden bir neslin köle olacağını vurgular.

Aliya, ananıza itaat edin, babanıza itaat edin, falana itaat edin, otoriteye itaat edin, nezaketli olun diye saksı çiçeği yetiştirir gibi hayat dışı bir terbiye metodunu telkin eden bir makaleyi okuduktan sonra şöyle der:

“Cehennemin yollarının iyi niyet taşları ile örüldüğünü o zaman tekrar hissettim yüreğimde.” Bugün Müslüman dünyanın yaşadığı şey de tam bu değil midir? Müslüman genç, kadın ne kadar tağut varsa hepsine bir nevi teslim olmadı mı?

Müslüman genç, kendisini yok etmek isteyen dünyanın araç ve gereçleri ile donanmış bir halde kendini savunmaya çalışmaktadır. Düşmanına benzemiş bir savaşçı düşmanına karşı galip gelebilir mi?

Tek çıkış yol kendimiz kalarak, kendimiz olarak, öz değerlerimiz ve medeniyet algımız ile özgün bir şekilde var olabilmektir.

Bizler rahmetli Aliya İzzetbegoviç’te bu özgünlüğü görenlerden olmalıyız.

O, dünyalığa saplanmadan dünyada kalan önder şahsiyetlerden biri olmuştur.

Allah rahmet eylesin.

REKLAM ALANI
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.